23.09.2015 / Kurban Bayramı Öncesi İhsan Eliaçık’tan Açıklama:
‘Kurban Kesmek Diye Bir Şey Yoktur’
23.09.2015 / Kurban Bayramı Öncesi İhsan Eliaçık’tan Açıklama:
‘Kurban Kesmek Diye Bir Şey Yoktur’
İhsan Eliaçık, “Kurban Bayramı” öncesinde yaptığı açıklamayla şaşırttı.
Antikapitalist, yazar ve düşünür R. İhsan Eliaçık, “Gaia Dergi”den Yeşim Özbirinci’nin sorularını yanıtladı. “Kuran”da Tanrı için kurban kesmenin olmadığını ifade eden Eliaçık; eşcinsellik, kadın ve türcülük konularında da kapsamlı açıklamalar yaptı.
- İlkçağlardan beri var olan Tanrı’ya kurban sunma ritüeli, hoşgörü dini olarak tanımlanan İslam dini için fazla gelenekselci değil mi?
- Kurban, dinler tarihinde ilk ortaya çıkan ritüel. Yani namazdan, oruçtan, bir mabedi ziyaretten de önce kurban ortaya çıkmış. Dinler tarihinde dinler nasıl ortaya çıktı diye tartışmalar var. Hatta Allah fikrinden önce kurban fikri ortaya çıkmış. İnsanların ne olduğunu bilmedikleri şeyler var, onlardan korkuyorlar önce. Rüzgardan korkuyorlar, depremden, yıldırımdan korkuyorlar. Hani, daha zihninde Allah fikri doğmamış ama onları memnun etmek için kurban kesiyor. Kurban da sadece hayvanlardan olmuyor, kendi çocuklarını da kurban ediyorlar. Organlarını kurban ediyor, kolunu kesiyor... Dolayısıyla dinler tarihindeki inanç, ritüel din namına kurbandır; Allah fikrinden de öncedir.
Yaptığım araştırmalara göre insanların dininde Allah düşüncesi, 50-60 bin yıl öncesindeki insanlarda yok. Görünmeyen, tek bir gücün her şeyi idare ettiği fikri doğuyor. Bu, dinler tarihinden geliyor; İslam’a baktığımız zaman “Kuran-ı Kerim”de Hz. İbrahim kıssası anlatılır. Bu kıssada kurbana engel olunmak istenir. Yani insanlar zaten kurban kesmektedir, üstelik kendi çocuklarını da kurban etmektedir. İbrahim’in rüyası vesile kılınarak buna engel olunmak istenir ve Allah orada der ki “Ben sizden kurban istemiyorum. İbrahim’i büyük bir hata yapmaktan kurtarın.” İbrahim oğlunu kurban ettiğini görür rüyasında. Rüyasını gerçekleştirmeye kalkar. O’nu Allah’ın emri zanneder. Fakat son dakika içinde bir his uyandırılarak kurban kesmesine engel olunur. Orada geçen ayette “Biz O’nu büyük bir hatadan kurtardık” denilir; oysa “Biz O’na büyük bir kurban verdik” diye çevriliyor. Dolayısıyla insan kurbanına engel olundu ama onun yerine de koç verildi deniyor. Halbuki “Kuran-ı Kerim”de koç verdik falan demiyor. “Biz O’nu büyük bir hata yapmaktan kurtardık” diyor. Oradaki zebih kelimesi büyük hata yapmak anlamına geldiği gibi bir hayvanı kurban etmek anlamına da geliyor. Dolayısıyla bunu yanlış yorumladıkları için İbrahim’e koç verildiği mitolojisi oluşmuş.
Peygamber zamanında da haccın etrafında müşrikler kurban kesiyorlar. Allah, “Bu kestiğiniz kurbanlar Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan sizin takvanızdır. Yani ben sizden birbirinize karşı dürüst olmanızı, birbirinize karşı yanlış hareketlerden sakınmanızı istiyorum. Bunun dışında kestiğiniz hayvanların ne etleri, ne kanları bana ulaşıyor” diyerek bu kesimin durmasını istiyor. Fakat o kültür de devam ediyor ve sanki İslam’da kurban kesmek farzmış gibi her Müslüman’ın kurban bayramında Tanrı için kurban kesmesi gerekiyormuş gibi bir farza dönüştürdüler.
“Kuran’da kurban ayetleri haritası” diye bir yazım var. Kuran’da kurban kesin dendiği yerleri tek tek çıkardım; hiçbirinde kurban kes demiyor. Benim için kurban kesin, diye bir emir “Kuran”da yok. İnsanlar zaten kurban kesmekte fakat bu kesilen kurbanların Allah’a falan ulaştığı yok. “Kesiyorsanız yoksullara dağıtın, kesmenize de gerek yok. Ben sizden böyle bir şey de istemiyorum” diyor.
Tek tek baktığımızda bizim Türkçe meallerde kurban diye okuduğumuza, “Kuran-ı Kerim”de kurban demiyor. Zaten kurban, yakınlaşmak demek. Garip gureba demek. Gurban. “Kurban Bayramı” aslında, garip gureba bayramı demek. Yani kimsesizler, yoksullar, çaresizler, evsizlere armağan edilmiş bayram demektir. Bunun hayvan kesmekle doğrudan alakası yoktur. “Kuran”da et yemek için, gıda tüketmek için sınırlı sayıda hayvan kesimi var. “Allah size sınırlı sayıda şunları şunları yemeniz için izin vermiştir” diyor, ama Allah için ibadet amacıyla kurban kesme diye bir şey yok.
Sözcü Gazetesi - 23.09.2015, Çarşamba