02.08.2012 / Dikkat! Ajan Olabilir!


Ölümcül “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi” ile ilgili rapor hazırlayan “TBMM” uzmanları uyardı!

Ajan Olabilir 

“TBMM” uzmanları, virüsün biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı olarak kullanılmasından korkulduğuna dikkat çekti.

 

Keneden bulaşan ve yaz aylarında yaygınlaşan “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi” (KKKA) ile ilgili rapor hazırlayan “TBMM” uzmanları, virüsün “biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı” olarak kullanılma tehlikesine dikkat çektiler. “Meclis Araştırma Merkezi”nin hazırladığı rapora, Türkiye’de ilk kez 2002’de görülüp 2003’te tanımlanan “KKKA virüsü”, 2010 yılına kadar geçen 10 yılda 5 bin 318 kişide görüldü. Bu hastalardan 267’si yaşamını yitirdi. İlk kez ve en çok Tokat’ta görülen virüs, daha sonra Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Tokat, Yozgat, Sivas, Amasya, Çorum, Çankırı, Bolu, Kastamonu ve Karabük olmak üzere İç ve Doğu Anadolu bölgelerinin kuzeyi ile Karadeniz’in güney kesimlerini kapsayan coğrafyada etkili oldu. “KKKA” vakasının hiç görülmediği iller ise Düzce, Uşak, Karaman, Batman, Ağrı oldu. Rapordaki bazı değerlendirmeler şöyle:

 

“Virüs dış ortama dayanıksızdır. Konak dışında uzun süre yaşayamaz, 56 derecede 30 dakikada inaktive olur. Ultraviyole ile hızla ölür. Kanda 40 derecede 10 gün yaşar. Türkiye’de görülen türler Güney-Batı Rusya ve Kosova türleri ile yakın genetik benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik nedeni ile göçmen kuşlarla taşınmış olabileceği konusunda görüşler ileri sürülmektedir. ‘KKKA virüsü’nün oldukça yüksek patojen (hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar) doğası nedeniyle bir biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı olarak kullanılmasından korkulmaktadır. Tüm dünyada öncelikli patojen olarak kabul edilmektedir. İnsandan insana bulaştırılabilir, yüksek ölüm oranına sahiptir ve havadan yolla bulaşma olasılığı vardır. Fakat hücre kültürlerinde yüksek konsantrasyonlarda çoğalma yeteneğinin olmaması biyolojik silah olacak kadar yoğun miktarlarda üretilmesini engellemektedir. Yüksek derecede ölümcül olması, virüs üzerindeki araştırmaları sadece biyogüvenlik düzeyi çok yüksek olan laboratuvarlarla sınırlamaktadır.”

 

Gazete Vatan - 02.08.2012, Perşembe