25.03.2020 / Yönetmeliğin Kapsamı Açık Değil!


Türkiye koronavirüsle mücadeleye devam ederken “Resmi Gazete”de 16 Mart tarihinde yayınlanan bir düzenleme tepkilere neden oldu.
Koruma Alanları
Koruma alanlarının “tesbit, tescil ve onayına ilişkin usul ve esaslara dair yönetmelikte” yapılan değişikliğin, sürdürülebilir koruma ve kontrol altındaki alanların talan edilmesine imkan sağladığı belirtiliyor.

Birinci Fıkra Güncellendi, Yeni Bir Fıkra Eklendi

“Koruma alanlarının tespit, tescil ve onayına ilişkin usul ve esaslar” “Resmi Gazete”de 19 Temmuz 2012’de yayınlanmıştı. Gazetenin 16 Mart 2020’deki sayısında 2012’deki yönetmeliğin bazı maddelerinde yapılan değişiklikler ilan edildi. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” tarafından yapılan değişikliklerde özellikle bir madde tartışmalara neden oldu. 2012’deki Madde 9’da sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının ayırt edici özelliklerini ifade eden 1. fıkra güncellendi, ayrıca yeni bir fıkra daha eklendi. 2012’deki 1. fıkra şöyleydi: “Kesin korunacak hassas alanlar veya nitelikli doğal koruma alanlarını etkileyen, bu koruma bölgeleri ile bütünlük gösteren, korumaya katkı sağlayacak, doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır.”

“Entegre Tesise, Maden Ocaklarına İzin”

Yukarıdaki paragraf, entegre tesislere izin verilmesi ifadesi eklenerek, şöyle değiştirildi:

“Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları; barındırdığı siluet, jeolojik ve ekolojik değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla alanın potansiyeli ve kullanım özellikleri göz önünde bulundurularak, kesin korunacak hassas alan ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, entegre tesis, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır.” Yeni eklenen 3. fıkrada da bu alanlara maden ocakları kurulmasının önü şu ifadelerle açılıyor: “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında bulunan madenlerin milli menfaatlere uygun olarak aranması, hangi şartlarda ve ölçülerde işletileceği, kapatılması ve alanın rehabilitasyonu ilke kararları doğrultusunda alınacak olan ‘Bölge Komisyonları’nın kararları doğrultusunda yapılır.”

Lafta “Milli Menfaat”

Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarına entegre tesis kurulması izni ve maden ocaklarının açılması tartışmalara neden oldu. Yapılan değişikliğin, korunması gereken doğal alanların talanına, doğanın tahrip edilmesine neden olacağı belirtiliyor. Şehir Plancısı Mimar İnci Güngör, “Aydınlık”a yaptığı değerlendirmede, yapılan değişikliklerin kişisel menfaatler için çevreye zarar vereceğini vurguladı. Koruma alanlarına maden ocağı kurulmasının önünü açan 3. fıkrada yer alan “milli menfaat” ifadesinin slogan olduğunu, yasal altyapının hazırlandığını belirten Güngör şunları söyledi:

“Kamu menfaati her şeyin önündedir. Doğadan başka evimiz yok. Bu küreyi korumak zorundayız. Doğanın yarattığını kendi menfaatine harcayamazsın. Burada ‘milli menfaat’ sloganı laftır. Entegre tesisler, çevreye zarar veren birinci sınıf sanayi tesisleridir. ‘Tabii ve Kültür Varlıklarını Koruma Yasası’na konulması çok ayıp. Çevreye zarar verecek şekilde kişisel menfaatlere imkan tanınacak anlamına gelir. Doğanın tahribatının yolunu açar. Yetkilileri uyarıyorum. Hata ettiniz. Entegre tesis müthiş bir şeydir. Kömür çıkarmaktan maden ocakları işletmeye, yol açmaya kadar vb. hepsi, baştan sona paketlenip satılması, katliamdır. Bu tesisler bölgenin su ve çevre gibi kaynaklarının tüketilmesinin önünü açacak. Doğadaki imkanın, kaynağın kullanılması tahrip edilmesi anlamına gelir. Doğayı bir kere bozduğun zaman eski haline getiremezsin. İnsan utanır, ayıptır. Bölgede maden aramacılığının da önünü açmış oluyor. Koruma yasasının altına koyduğun zaman kimse görmeden yapmış oluyorlar.”

“Denetlenip Açılabilir”

Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarına yerleşim ve turizm tesisi kurulmasının önünün 2012’de açıldığını vurgulayan Şehir Plancısı Visal Çelebi, yeni eklenen entegre tesis ifadesinin tartışmalı olduğunu söyledi. Çelebi, entegre tesislerin hammaddeden son ürüne kadar üretim yapan işletmeler olduğunu belirtti:

“Entegre tesis yapılabilir izni gelmiş, ancak entegre tesisin tanımı yapılmamış, sınır getirilmemiş. 500 kişilik mi 5000 kişilik mi kuracaksınız? Doğal sit alanlarında entegre tesislerin kurulmalarına nasıl izin verilecek, nasıl tartışılacak, orası çok önemli.”

“Kamu Yararı Gözetiliyorsa…”

Çelebi, gelen ek fıkrada kesin korunacak hassas alanların değil “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları”nın işletileceğinin ifade edildiğine dikkat çekti. Buralarda denetlemenin önemine vurgu yapan Çelebi şunları söyledi:

“Doğal alanların altında büyük bir maden cevheri ve ekonomik olarak katkısı varsa bu yönetmeliklerle uygun şekilde denetlenip açılabilir. Kamu yararı gözetiliyorsa kontrollü bir şekilde yapılabilir. Madenlerin ekonomiye katkısı ve kamu yararı da çok önemli bir faktör.”

Aydınlık Gazetesi - 25.03.2020, Çarşamba (Ercan Küçük)