01.09.2018 / Suyun Bittiği Yerdeyiz
Türkiye’nin su varlıkları, özellikle de tatlı su kaynakları tek tek yok oluyor. Türkiye, halihazırda “su azlığı” ya da “su sıkıntısı” içinde olan ülkelerden. 2040’a doğru ise nüfus artışıyla “su fakiri” ülke konumuna gerilemesi öngörülüyor. “TEMA”nın “Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası” Ağustosta güncellendi. Buna göre kirlenerek, kuruyarak yok olma tehdidi altındaki su varlığı (akarsu, nehir, göl) sayısı iki yılda 59’dan 109’a yükseldi.
“Devlet Su İşleri” (DSİ) verilerine göre 112 milyar metreküp olan su potansiyeli ve 2017 yılı nüfus sayımı esas alınarak yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’de kişi başına yılda 1.333 metreküp kullanılabilir su düşüyor. Bu miktar, uluslararası kriterlere göre Türkiye’yi “su azlığı” ya da “su sıkıntısı” içindeki ülkeler arasına sokuyor. Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8 bin-10 bin metreküpü aşan ülkeler “su zengini”, 2 bin metreküpten az olan ülkeler “su azlığı” çeken ve 1000 metreküpten az olan ülkeler ise “su fakiri” ülke olarak nitelendiriliyor. Türkiye nüfusunun 2040 yılında, 100 milyonu aşacağı tahmin ediliyor ve bu artış, Türkiye’nin 2040’a doğru “su fakiri” ülke konumuna gerilemesi anlamına geliyor.
Yapılaşma, İklim, İnsan
“TEMA”nın “Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası”na göre, Türkiye’de su ile ilgili temel sorunlar özetle şöyle: “Artan kent nüfusları, değişen yaşam biçimleri / tüketim tercihleri ve hızla artan su talebi, neredeyse tüm sektörlerde suyun verimsiz kullanımıİ kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik, yeraltı sularının aşırı ve kontrolsüz kullanımı, ekosistem bütünlüğünü gözetmeden yapılan su yapıları, plansız kentleşme (akarsu havzalarında yapılaşma), havzaların su kısıtlarını dikkate almadan ayak izi yüksek sektörlerde yapılan ve sürdürülebilir olmayan büyük ölçekli yatırımlar (termik santrallar ve madencilik projeleri), habitat yıkımı ve bütün bu sorunları daha da kronikleştirme potansiyeli olan iklim değişikliğine bağlı etkiler...”
Haritada, tatlı su kaynaklarımızı tehdit eden ana faktör olarak endüstriyel faaliyetler yer alıyor. Bunu barajlar/HES’ler, yanlış tarım uygulamaları, havzalar arası su transferi, planlı/plansız yapılaşma, çöp doldurma alanları/tehlikeli atık işleme, maden işleme ve cevher atığı, ormansızlaştırma, kontrolsüz çöp döküm alanları, kömür çıkarma ve işleme, kömürlü termik santral, ulaştırma altyapı şebekeleri, jeotermal enerji tesisi, kimya sanayisi, kentsel dönüşüm projeleri izliyor.
Yağış Miktarı Düştü Su Havzaları Beslenemiyor
“TEMA Çevre Politikaları Koordinatörü” Buket Bahar Divrak, “Türkiye iklim değişikliğine bağlı riskler ve etkiler konusunda hassas ve kırılgan bir coğrafyada” diyerek, yağış miktarındaki azalmaya dikkat çekiyor. Divrak, şunları söylüyor: “Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden olan Akdeniz Havzası içinde yer alıyor. Havzada, orta ve uzun vadede kış aylarında ortalama 2.5-3.5 santigrat, yazın 4-5 santigrat derece sıcaklık artışı, yıllık ortalama yağışlarda yüzde 10-40 arasında azalma bekleniyor. Bu etkiler özellikle su varlıkları üzerinde kendini daha fazla gösteriyor. Halihazırda birçok bölgede kuraklık, aşırı hava olayları, taşkınlar, seller gibi afetlerin sıklığı ve şiddetinde artışlar yaşanıyor. Sıcaklık artışları ve yağış azalışları nedeniyle yüzey ve yüzey altı su potansiyelleri azalacak, nüfus ve yaşam standartlarının artmasıyla birlikte artan su ihtiyacı Türkiye’de su güvenliği probleminin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.”
296 Arıtma Tesisi
“WWF-Türkiye”nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli ise şu tespitlerde bulunuyor: “Artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri’ olma yolunda ilerliyor. Türkiye’deki su kaynakları üzerindeki baskılar arasında ön sırada sürdürülebilir olmayan su altyapı projeleri (hidroelektrik santrallar, barajlar, havzalar arası su transferi) geliyor. Planlama çalışmalarının, havza ölçeğinde yapılmayışı, hidrolojik sistemleri doğrudan etkiliyor. Bazı dere ve sulak alanların yok olmasına sebep oluyor. Kirlilik diğer önemli sorunlardan. Su kaynakları, evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklarla her geçen gün daha da kirlenmektedir. Türkiye’deki 3225 belediyeden sadece 296’sının atık su arıtma tesisi bulunuyor.”
Gönüllüler Bildiriyor
“TEMA Vakfı Proje Koordinatörü” Dr. Cem İskender Aydın, şunları söylüyor: “İlk kez 2016’da yayınladığımız, bu ay güncellediğimiz ‘Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’nı gönüllülerimiz ve il temsilcilerimizden gelen ve bizim de kontrol ettiğimiz bilgilerle oluşturduk. Herkes bölgesinde tehdit altında gördüğü su kaynaklarını derledi. Tehdit altındaki 59 varlıkla yola çıktık. 2018’de tehdit sayısı 109’u buldu. Bu varlıklarımız sınırsız değil. Hatta çok az suyumuz var. Bu değerli varlıklarımız ya kuruyor ya da kirleniyor. Engellememiz lazım. Bu konuda farkındalık yaratmak, sahiplenmek ve takibini sağlamak istiyoruz.”
Hürriyet Gazetesi - 01.09.2018, Cumartesi (Mesude Erşan)
01.09.2018