02.09.2014 / Uğur Kaynak - Türk Boğazlarından Enerji Üretimi
İrlanda kadar olamadık. Akıntıdan elektrik enerjisi üretimi hakkında internet ortamında yayın taraması yapıldığında, yüzlerce çalışma ile karşılaşılır. Bu çalışmaların hemen tümü, artık bu konunun fizibilitesini değil, uygulama alanlarını, türbin seçeneklerini, imalat aşamalarını kapsamaktadır.
Referans vermek yerine, bu seagen rotorunun (Belfast) denize indirilmek için son hazırlığının yapıldığı fotoğraf yeterli görülmüştür. Bu fotoğraf aynı zamanda ne kadar geç kaldığımızın da resmidir. Çünkü batılılar bu konularda bilimsel çalışmalar yapmaya 1920 yıllarında başlamışlardır.
Bu makalede, bir hayal olduğu, fakat biraz da kafaları karıştıracağı bilindiği halde, Türkiye’nin enerji açığına; çevre dostu, ucuz ve güçlü bir çözüm getirebilecek bir proje sunulmaktadır. Bilindiği gibi “Tuna”, “Dinyepr”, “Dinyestr”, “Volga”, “Çoruh”, “Yeşilırmak”, “Kızılırmak”, “Sakarya” gibi nehirlerle, “Harşit”, “Kilyos” gibi ırmaklar ve adı bilinmeyen yüzlerce coşkun çayla ve yağışlarla beslenen “Karadeniz”, bulunduğu iklim kuşağının verdiği düşük buharlaşma avantajı yüzünden su bütçesinde fazlalık vermektedir.
Görece ılıman olan “Akdeniz”in doğusu, bağlantılı olarak “Ege” ve “Marmara” denizleri, su bütçesi açığını, “Cebelitarık” yerine daha yakın olan “Türk Boğazları”ndan karşılamaktadır. Ayrıca tıpkı “Cebelitarık Boğazı”nda da “Türk Boğazları”nda olduğu gibi ters yönlü alt ve üst akıntılar vardır. Su talebi ise çok tuzlu “Akdeniz” akıntısı altta, az tuzlu “Atlas Okyanusu” veya “Karadeniz” akıntısı üstte olmak üzere karşılanır.
Akıntıların debileri birbirine eşit olmayıp hep “Akdeniz” lehine gelişir. Bu akıntıların birbirine karışmaması “mucizesi(!)” bir çay bardağında da geçerli olup “Kandilli Çay” adını alıp eskiden çocuklara sürpriz olarak yapılırdı.
“İstanbul” ve “Çanakkale Boğazları”mızdan, gözümüzün önünde, ilkbaharda yaklaşık (300 km³/yıl) 47.5 (kırkyedi buçuk) “Fırat Irmağı” debisinde bir su kütlesi, “hem de iki yönlü olarak” akıp gitmektedir. Prototiplerinin ön projesi sunulan bir hidroelektrik akıntı santralları dizisi, hem “İstanbul Boğazı”nda hem de “Çanakkale Boğazı”nda en azından üç basamaklı sayıdaki farklı lokasyonlarda kurulabilir.
Genel Bakış
“Boğaz”da iki ana akıntı vardır: Birincisi yüzey akıntısıdır, ikincisi ise yüzeyden 15 metre kadar aşağıda başlayan ve derinliğin izin verdiği ölçüde 45 metre derinliğe kadar etkili olabilen dip akıntısıdır. Yüzey akıntısı genelde “Karadeniz”den “Marmara”ya doğru iken, dip akıntısı bunun tam tersine, “Marmara”dan “Karadeniz”e doğrudur. (Bazen körfezlerde ters akıntılar da oluşmaktadır.) Yüzey akıntısı ile “Marmara”ya taşınan suyun yaklaşık yılda 300 kilometre küp olduğu, buna karşılık dip akıntısı ile “Karadeniz”e taşınan suyun yaklaşık olarak yılda 125 kilometre küp olduğu tahmin edilmektedir. Hız bakımından da incelenirse, dip akıntısı ancak 1-2 knots (deniz mili/saat) hıza kadar çıkarken yüzey akıntısının 10 knots’a çıktığı görülür. (Yaklaşık 20 km/saat.)
Sonuç
Toplam 130 km uzunluktaki “Türk Boğazları”nın, istenildiği takdirde, üç basamaklı kesitlerine piyasada hazır olan silindirik kılıflı yatay eksenli türbinler indirilebilir. (Ar-Ge’ye, imalata gerek yok. Çok geç kaldık çok!!!)
Türkiye Enerji Satabilir
Kurulum projesindeki önerim ise ucuz, basit ve portatif “silindirik kılıflı yatay türbin” tipi santrallerdir. “Boğazlar”da en ufak bir görüntü kirliliği oluşturmadan, deniz trafiğini ve stratejik savunma sistemini hiç etkilemeden, hiç kimse görmeden, hiç kimse duymadan, balıkları bile rahatsız etmeyecek türden türbin tiplemeleri vardır.
Arıza durumunda bir türbinin değiştirilmesi birkaç saatte tamamlanabilmektedir. Bu sessiz ve derinde çalışabilen, üç basamaklı sayıda türbinler ise, Türkiye’nin kurulu gücünü tek başına karşılayacak ve hatta dışarıya enerji satacak kapasitededir! Bu sav bilimsel bir kongrede yayına alınmıştır.
Not
Bu çalışma “V. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu”, 16-17 Ekim 2009 Kayseri “Sempozyum Kitabı”, pp. 381-388’de yayınlanmıştır.
Yani hakem heyeti tarafından “yayınlanabilir ruhsatı” almış demektir.
Sürekliliği “denizler var oldukça devam edecektir.” Yayında yapılan hesaplamalara göre, en az (!) 45 GW Kurulu Güç söz konusudur.
Bu nedenle Türkiye’nin kurulu enerji üretim kapasitesine eşit güçte bir üretim kapasitesine sahiptir. “HES”ler durdurulacak, yapılanlar iptal edilecek, hidroelektrik santraller paslanmasın diye onda bir kapasiteyle çalıştırılacak! Öyle mi?
Var mı “Türk’ü Ye Ülkesi”nde bunu yapabilecek bağımsız bir erk!
Aydınlık Gazetesi - 02.09.2014, Salı
02.09.2014