06.04.2014 / Erkan Rehber - Dünya Su Günü'nün Ardından
Dünyadaki ekonomik sistemler “Doğu Bloğu”nun dağılmasından sonra tamamen parasal ve kağıt ekonomisi halini almıştır. Bu yapıda, ana akım ekonomistlerin ekonomik sistem tartışmalarında, reel ekonomik yapı ve günlük yaşamda insanların içinde bulundukları sorunlarla ilgilenmedikleri bir gerçektir. Açıkçası dünyada 1 milyar insanın aç, 2.5 milyar insanın yoksulluk içinde ve gelişmekte olan ülkelerde günde 1.2 dolardan daha az geliri olan insan sayısının 1.4 milyar olması, örneğin ABD’de bile 2012 yılında yoksul insan sayısının son 54 yılın en yüksek değeri olan 46.5 milyona ulaşması, bu ana akım ekonomi çalışmalarının ilgilendiği konular değildir.
Bu sorunlar, ekonomiden çok sosyal yanı önde olan “Birleşmiş Milletler”, buna bağlı örgütler ve bazı sivil toplum örgütlerine bırakılmıştır. Bu durumu günlük yaşamımızda çok net görebiliyoruz.
Örneğin, bu sorunlardan biri olan su sorunu geçtiğimiz ayda söz konusu etkinliklerden biriydi. 22 Mart, “Dünya Su Günü” olarak kutlandı ve bu etkinlik, yaşanan gerçek sorunlardan birinin bir ölçüde hatırlanma aracı oldu.
...............................................................................
Su Sorunu
.....................................................................
Zaten kıt olan suyu bir de bu şekilde kullanmak, su kaynaklarını da olumsuz etkileyebilir. Oysa dünyada 1.1 milyar insan temiz sudan yoksundur. 2.6 milyar insan gereken temizlik olanağına sahip değildir. Her yıl 1.8 milyon kişi kirli suya bağlı hastalıklardan ölmektedir.
Bu olumsuzluklardan en çok çocuklar etkilenmektedir. Her gün su kaynaklı hastalıklardan ölen çocuk sayısı 3900’dür. Su sorununun fakirlikle paralel olduğu ve açlık gibi susuzluğun nedeninin de ekonomik olduğu bir gerçektir.
Bunu su tüketimlerine bakarak da görebiliriz. Günlük kişi başına su tüketimi, Kuzey Amerika ve Japonya’da 350, Avrupa’da 200 iken örneğin Aşağı Sahra Afrika’sında 10-20 litre kadardır.
Dünyada bugün için su krizinin olduğundan söz edilmektedir. Bu durum, insanların gereksinimi olan suyun yetersizliğinden değil, suyun kötü yönetilmesindendir. Bir yandan suya sahip olanların suyu kötü kullanımı çevre ve insanlara zarar verirken, bir yandan da adaletsiz ekonomik yapı ve yoksulluk dünyada açlık gibi susuzluğun da temel nedeni olmaktadır.
Yani bu su ile ilgili tercih sorunudur; “Kanal İstanbul Projesi” kimine göre çılgın proje iken, benim su ile ilgili çılgın proje önerilerim; tarımda sular etkin kullanılsın, musluğundan su akmayan kasaba, köy ve mezra kalmasın. Enerji üretelim derken suyu ve doğayı bozmayalım.
Aydınlık Gazetesi - 06.04.2014, Pazar
06.04.2014