07.11.2011 / Ruhat Mengi - N.Ç. Davası Hakimleri Konuştukça Batıyor!
…………………………………………………
Yine Hayvan İşkencesi, Hiç Bitmeyecek mi?!
“İstanbul Boğazı” kesilen kurbanların kanıyla yine kırmızıya boyanmış.. Yine zavallı danaların, koyunların üstüne üç beş kişi çıkıp kol ve bacaklarını tutarak dakikalarca onları çırpındırmış, yine kesmeyi bilmeyen ve kalpsiz insanlar “bu şekilde, zavallı hayvanlara işkenceyle yine de sevap kazanacaklarına” inanarak kesim yapmışlar. Sanki mezbaha yokmuş, medeni kesim yapılamazmış gibi..
Aklıma gelmesin, hiç duymayayım, görmeyeyim, unutayım istiyorum ama olmuyor, haber sitelerindeki fotoğraflardan kaçamıyorum. İçim acıyor.. Ne zaman “Kurban Bayramı”nda da insanlığı hatırlayacak bu adamlar? Hayvanları da Allah’ın yarattığını ve böyle vahşetle dini görev yapmayı kabul etmeyeceğini anlayacaklar? 21’inci yüzyılda da değilse ne zaman?
Hayvanları Sevseydiniz..
Hayvanlardan söz etmek istiyorum bugün.. Önce kuzulardan başlayalım. Biz dini görevimizi yaparak kurban kesip (medeni şekilde tabii) ihtiyacı olanlara dağıtmakla birlikte ailece koyun eti yemeyiz, ama kuzuların kesilmesine ve yenmesine tümüyle karşıyız. Düşünün dünyanın en tatlı birinci hayvanı kedi veya panda yavrusu ise ikinci sırayı kuzu ve tavşanlar alır. Veya ceylanlar.. Hepsi sevimli, oyuncu, kırılgan.. TV’de bir köy gösteriyordu geçen akşam. Çocuklarla koşan bembeyaz kuzucuklar vardı, çoğu ancak bir aylık ..
Kuzu Yemesek Ölür müyüz?
Aklımdan hızla “kesecekler onları acımadan, bir kap yemek için” düşüncesi geçti. Gözlerim yaşardı, gözlerimi kapatıp koruyabilecekmişim gibi zihnimde sarıldım kuzucuklara.. Biraz sonra galiba bir fırın reklamında “kuzu kapama” yazıyordu ekranda. “Kapama”yı versek, yemesek o bir lokmacık kuzuları olmaz mı? Hiç değilse 2 yaşına gelene kadar dokunulmasa onlara? Merak ediyorum acaba kimlerin yüreği dayanabiliyor o dünya tatlısı hayvanları kesmeye?
Kimler “getir bana bir kuzu kapama” diyebiliyor garsonlara? Ne oluyor onları yiyince, anacığımın deyişiyle; başımız tavana mı eriyor? Balıklar henüz küçükken tutulmamaları için yasa var da neden kuzular için yok? İnsanların, çocukların hayatı bile önemsiz bizde, 2011’de onun bile mücadelesini veriyoruz ama bir mücadele de kuzular için yapamaz mıyız?
Biliyorum, beni tanıyanlar şimdi “Ruhat kedi ve köpeklerden sonra kuzulara taktı kafayı” diyecekler ama.. Evet öyle, hem de yalnız kuzulara değil..
Adada Atlara Eziyet!
Tam bu yazıyı yazarken küçük kızım Yasemin girdi odaya.. “Biriniz şu kurbanlık hayvanlara yaşatılanları yazın ne olur, dayanılmaz şeyler oluyor” diyerek anlatmaya başladı. Arabada giderken önünde bir kamyona konmuş danayı görmüş. Hayvancık bağlı filan olmadığı için hızla giden kamyonda bir o yana, bir bu yana çarpıp fena halde yaralanarak taşınıyormuş. Kimbilir gideceği yere vardığında nasıl kan revan içinde olacak ve kimse de umursamayacak..
Dayanılır mı buna, hayvanlara iyi davranma zorunluluğu getiren yasa yok mu? Kötü davranana ceza, yaptırım konamaz mı bu yasaya? Bodrum Yalıkavak’ta Veteriner Hekim Bora Erdem “ABD’de özel hayvan polisleri ve mahkemeleri olduğunu, çok kısa sürede olayı araştırıp ağır ceza verdiklerini” anlatmıştı geçen yaz. Bizde de olmalı, hayvanlara bu kadar kötülük yapanın olduğu yerde polisi de, mahkemesi de olmalı..
Kızım “biraz ilerde” diye devam etti, “biraz ilerde çitle çevrilmiş ve içine koyun ve kuzuların topluca konduğu bir alan gördüm. Soğukta birbirlerine sokulmuş, sanki ölümden korunmak için destek arıyorlardı, ağlamaya başladım”.. Bu bana söylenir mi hiç, söylenir mi? Ben de ağlamaya başladım. Devam etti..
“Yalnız onlar mı, Adalar’da at arabaları geleneksel diye çok sayıda at var biliyorsun. Herkesten, sahiplerinin bu atlara çok kötü davrandıklarını duyuyorum. Son olarak bir arkadaşımın babası anlattı. Yokuş çıkan bir atın ayağı kayınca sahibi inerek ona yerden koca bir taş alıp atmış. Bu tanıdığım ‘ne yapıyorsun, delirdin mi’ diye bağırınca O’na da bir taş atmaya yeltenmiş. Böyle insanların elinde hayvan olması ne kadar korkunç, bir çözümü olmalı bunun?”
Adalar ve yük hayvanlarının kullanıldığı her yer, bu olaylar ülkenin her köşesinde.. Nasıl durduracağız, lütfen siz de düşünün ve söyleyin! Bir çözüm bulalım el birliğiyle.
Gazete Vatan - 07.11.2011, Pazartesi
07.11.2011