21.04.2016 / Mecit Ünal - Türkiye’de Toprak Ağaları En Çok Neden Korktular?
Türkiye’de toprak ağaları iki şeyden çok korktular. Toprak reformundan bir, “Köy Enstitüleri”nden iki.
17 Nisan “Köy Enstitüleri”nin kuruluşunun 76. yılıydı.
Yani kapatılmayıp da yaşasaydı 76. kuruluş yılını, bir ölüyü anar gibi değil, 776 yaşındaki bir ulu çınarın doğum gününü kutlar gibi kutlayacaktık. Düzenlenen az sayıdaki toplantıya katılan az sayıdaki izleyicinin yaş ortalamasının 60’dan aşağı olmaması, içinde bulunduğumuz acı durumu başka herhangi bir söze gerek kalmadan tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
“Missouri Zırhlısı”nın Yedeğinde Götürdüğü
Enstitüleri kuranlar kapattı, işin gerçeği budur!
“2. Dünya Savaşı”nın hemen ardından kurulan “yeni dünya”da kendilerine aradıkları yeri Türkiye’yi ABD limanına yanaştırmakta bulanların, aldıkları Amerikan ve “NATO” “yardım”larının karşılığında verecekleri kurbanların en başında “Köy Enstitüleri” bulunmaktaydı.
ABD’deki “Türkiye Büyükelçisi”nin cenazesini getiren “Missouri Zırhlısı”nın giderken arkasına takıp götürdüğü salt “Köy Enstitüleri” değil, bütün Türkiye idi aslında. Türkiye 76 yıldır o limandadır.
“Missouri Zırhlısı” 5 Nisan 1946’da geliyor, 5 Ağustos’ta “Köy Enstitüleri”nin kurucusu “Milli Eğitim Bakanı” Hasan Ali Yücel, zırhlının gelişinden önceki günlerde “Köy Enstitüleri”ne yönelik karalama kampanyası üzerine istifa etmek zorunda kalıyor.
Türkiye’ye Hasan Ali Yücel’den sonra bir daha doğru dürüst bir eğitim bakanı gelmemiştir.
İki “CHP”li Bakan: Biri Yapar, Biri Siler
Hasan Ali Yücel’in yerine bakanlık koltuğuna oturan Reşat Şemsettin Sirer ya da milletvekili seçildiği Sivas ahalisinin yakıştırdığı lakapla Siler, enstitüleri fiilen kapatan isim oldu. Sirer’in sildiği ilk kurum “Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü”dür. 1947-48 eğitim sezonunda “Köy Enstitüleri”ne yeni öğrenci alınmamış, müfredatı da temelden değiştirilmiştir.
“Köy Enstitüleri”, “DP Hükümeti”nce 27 Ocak 1954’te resmen kapatılmıştır.
“Köy Enstitüleri” en çok Emin Sazak, Kinyas Kartal, Adnan Menderes gibi Türk ve Kürt büyük toprak ağalarını korkutmuştur. Köy çocuklarının okuyup köylerini “muasır medeniyet” seviyesine getirecek olmalarının yarattığı ürküntü, bu büyük toprak ağalarının daha yasa çıkarken red oyu vermelerine neden olmuştur. Ağalar, enstitüler kapatılırken de ilk kabul oyunu verenlerin başında yer almışlardır.
“Köy Enstitüleri” ile toprak reformu arasındaki ilk bakışta görülmeyen bağ, toprak ağalarınca bakar bakmaz görülmüş, “Köy Enstitüleri”ne başından beri karşı çıkanlar, toprak reformuna da başından beri karşı çıkan kimseler olmuşlardır. Aynı dönemde meclise getirilen, Atatürk’ün her yasama döneminde gerçekleştirilmesini istediği, İnönü’nün de sözünü verdiği toprak reformunu engelleyenler de yine bu “CHP” ve hükümet içindeki toprak ağaları ve temsilcileri olmuştur.
Geleceğini Yiyen Ülke
Düşünün bir, “Köy Enstitüleri” yaşasaydı Türkiye bugün böyle çocuklarının cinsel taciz ve istismara uğradığı, kadınlarının cinsel katliam tehlikesi içinde bulunduğu, doğasının katledildiği, ormanlık alanlarının, akarsularının, rüzgarlı tepelerinin yağmalandığı, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının yok pahasına elden çıkarıldığı, eğitim ve öğretiminin ortaçağcıllaştırıldığı, kültür-sanat kurumlarının kapatıldığı, uçan kuşa borcu olan, salt geçmişini değil, ki onu yiyip bitirdi, ama asıl geleceğini yiyen bir ülke mi olurdu?
………………………………………………………………
Aydınlık Gazetesi - 21.04.2016, Perşembe
21.04.2016