21.07.2012 / Müge İplikçi - Gökyüzü
Ege’den azıcık Akdeniz’e uzanan adalı bir yolculukta gemimiz kıyılara yaklaşırken hemen her seferinde bize eşlik eden martılara bakıyorum. Kanatlarındaki kadim güce, dayanıklılığını esnekliğinden alan o enerjiye.
Yıllar önce John Steinbeck’in bir kitabında okuduğum insanların endişelerinden kuşlara bulaşmış olan o hastalıklı panik uçuşundan eser yok havanın içersindeki süzülüşlerinde. Temkinli ama yaşama güvenerek, huzurlu ancak rehavet içinde kavrulmayacak bir dinçlikleri var. Yolu bilen ama her seferinde yeni bir yola çıkıyormuş duygusuyla dolu bir heyecan içersindeler.
Ortadoğu’nun martıları çoktan Akdenizli olmayı öğrenmiş! Bunu mırıldanırken bir seferinde Buket Uzuner’in “Bir gün bütün dünya Akdenizli olacak” cümlesi düşüveriyor zihnime. O’nun bunu söylerkenki gevrek coşkusu.
Evet, bir gün bütün dünya Akdenizli olsa güzel olurdu. Hayal mayal. Bunu martılar başardığına göre insanlar da başarabilir!
Başarabilir başarmasına da...
Bunları düşünürken Büşra Ersanlı’nın ve sonrasında Mahmut Alınak’ın tahliye kararlarını duymak hüzünlü bir coşkuya bırakıyor zihnimi. Bir yanda martılar, gökyüzü, bir yanda tahliye haberleri, bir diğer yanda içerdeki nicesi.
………………………………………
Martıların başardığını daha önceden başarmalı ve intikamlar yerine yaşamın keyfi ve esiniyle yola revan olmalıydık.
Revan olmalıydık da... Olmadı.
………………………………………
Gazete Vatan - 21.07.2012, Cumartesi
21.07.2012