06.09.2020 / Gürkan Akgüneş - Vurmayın Artık, Öldüm!
Biyolojik çeşitlilik bakımından en zengin ülkelerden biriyiz; ama bu zenginliğe ne denli bilinçli yaklaşıyoruz acaba?
Yarın, “Nesli Tehlike Altındaki Türler Günü.” Bu özel gün en çok bizi ilgilendiriyor; çünkü biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ülkelerden biriyiz. Bitki çeşitliliğimiz eşsiz. Neredeyse tüm Avrupa kıtası kadar bitki türüne ev sahipliği ediyoruz. Ve bu türlerin üçte biri, sadece bu coğrafyada yetişiyor. Diğer yandan hayvan türleri açısından da çok şanslıyız. Anadolu’ya özgü onlarca hayvan, ekosistemimize eşsiz bir zenginlik katıyor.
Tabii, önemli olan toplum olarak bu zenginliğin ne kadar farkında olduğumuz. Maalesef nesli tehlike altındaki türlerin av diye vurulmasına tanıklık ediyoruz. Yavru boz ayının öldürülüp işkenceye uğramasına dair görüntüleri hatırlayacaksınız. Öte yandan dağ keçilerinin, kızıl geyiklerin, hatta ceylanların bile avlanmaları için ihaleler düzenlendiğini görüyoruz. Ekosistem için hassas olarak kabul edilen bu türlerin para karşılığı öldürtülmesini insanın aklı almıyor! Neyse ki kamuoyu tepkisi, şimdilik bu hayvanları namlunun ucundan uzaklaştırdı. Ancak, yine nesli tehlike altında olan elmabaş patka ve üveyikler için düzenlenen kampanyalar aynı sonucu vermedi. Tepkilere rağmen her avcıya günde 5’ini vurma hakkı tanındı. Yarın bir gün, bu iki kuş türünü de aynı “Anadolu Parsı” gibi mumla ararsak şaşmamalı.
“Anadolu Parsı” Göz Kırptı
“Anadolu Parsı” demişken, onunla ilgili yakın zamanda sevindirici bir gelişme yaşandı. Bir termal kameraya görüntüsü yansıdı. Yaşayıp yaşamadığı adeta bir efsaneye dönüşen “Anadolu Parsı”, nesli tamamen tükenen hayvan türleri arasındaydı. Ancak uzmanlara göre, yaşıyor ve aramızda. Doktorasını yabani bir kedi türü olan “karakulak” üzerine yapan “Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi” öğretim görevlisi Dr. Yasin İlemin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da fotokapan ve termal kameralara “Anadolu Parsı”nın yansıdığını söylüyor: “10-15 yıl öncesine kadar parsla ilgili görüntü kaydı yoktu. Ancak son yıllarda kırsalda kayıtlar var. Görülen hayvan muhtemelen yerleşik bir popülasyon değil. İran ve Kuzey Irak üzerinden Doğu Anadolu’ya doğru geldiklerini düşünüyoruz. Torosları takip edip yavaş yavaş batıya doğru yayılmaya başladıklarını sanıyoruz. Zaten 1960’lı yıllara kadar Batı Ege ve Akdeniz’de çok yaygındı. Ege’de neslini tüketen “Mantolu Hasan” olarak anılan bir avcı; tek başına 50’ye yakın bireyi öldürmüş. Parsın tekrar Anadolu’da olması yaban hayatı adına sevindirici. Çünkü bu tip tepe yırtıcılar ekosistem için çok değerli. İlk olarak yaban keçilerini tercih etseler de onların olmadığı süreçte yaban domuzlarının sayısı inanılmaz arttı. Belki de bu artış onu İran’dan tekrar bu coğrafyaya çekti.”
Mantolu Hasan’lar Duymasın
Parsa ilişkin kayıtların olması her ne kadar sevindirici olsa da, “Mantolu Hasan’ların” sayıca artması bir o kadar üzücü. Soğuk iklimi seven vaşak ile ılıman bölgede yaşayan karakulağın Batı Anadolu’da aynı habitatı paylaştığını belirleyen Dr. İlemin keşfini konum bilgisi paylaşamadan dünyaya duyurdu. Çünkü avcıların o yeri öğrenmesi bu iki yabani kedi türünün sonu demek. Vahşi yaşamı insanoğlunun vahşetinden korumak için, bu hassasiyet ve gizliliğe çok ihtiyacımız var. Aman avcılar duymasın!
Milliyet Gazetesi - 06.09.2020, Pazar
06.09.2020