02.08.2017 / Mehmet Akkaya - Türkiye’nin Çirkin Yüzü
Türkiye’nin en pis otobüs terminali neresidir? Eminim bir ağızdan dediniz ki, “Esenler Terminali”. Tam adı “Büyük İstanbul Otogarı-Bayrampaşa”.
Bence de haklısınız. Neredeyse görmediğim il terminali kalmadı. Yüzlerce ilçe terminali de gördüm. Ama böylesine pis bir terminale ben de rastlamadım. Çöplük adeta!
“Türkiye’yi dünyaya en kötü nasıl tanıtırsın”, “İnsana saygısızlığı en çirkin boyutuyla nasıl yapabilirsin” diye bir yarışma düzenlense, eminim ki önde gider. Çirkin ve hoyrattır hemen her şey.
Daha girerken başlıyor. Ürkütücü, çarptı çarpacak darlıkta labirent ve mezbele giriş. Derler ki, daha inşaatken, daha bitmemişken, gösteriş olsun diye açılış yapıldı, bir daha da tamamlanamadı buralar.
Yüreğiniz ağzınızda, usta şoför sayesinde kazasız belasız geçtiniz, sağ salim vardınız perona. Yolunuz daha varsa, inmeyin bence. Oturun, sıcaktan kavrulun, ama inmeyin. Görecekleriniz daha da çirkindir zira.
Terminalin İşletmesi Otobüs Firmasında
Dünya kenti İstanbul... 15 milyonluk metropol… Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı. Her gün on binlerin geçtiği yer. Turistlerin karadan selamladığı merkez...
Böyle bir yerin Türkiye’nin en düzgün, en tertipli, en temiz, en görgülü, en saygılı yeri olması gerekmez mi? Oysa metrekareye düşen izmarit sayısının, her gittiğinizde daha da çoğaldığını görüyorsunuz. Gördükleriniz yetmiyormuş gibi duyduklarınızla da ürkütücü.
Devlet tecrübesi ve titizliği ile yönetilmesi gereken bu metropol terminalinin işletmesini, meğer terminaldeki otobüs firmalarından biri yapıyormuş. Adının şu ya da bu olmasının önemi yok. Mesele, 15 milyona hitap işinin, İstanbul’a hizmet görevinin, turisti cezbetme özeninin bir otobüs firmasına verilmesi! Oysa para kazanma hırsının olmaması gereken yerdir burası. Kamu titizliğinin, devlet tecrübesi ve insan sevgisinin bütün özeni ile gösterilmesi gereken yerdir burası.
Bu ülkenin, bu Cumhuriyetin, bu insanların ve güzelim İstanbul’un hak ettiği bu mudur? Türkiye’nin dünyaya İstanbul’dan tanıtıldığının farkında mısınız beyler?
İçiniz sızlarken dahasına, gördüklerinize rahmet okutacak başka bir şeye tanık oluyorsunuz.
“Hayvan Sayma Kapısı”na Benziyor
Geçen günlerde yolum düştü terminale, “WC”ye gitmek istedim. Kendimi, “hayvan sayma kapısına” benzer bir parmaklığın karşısında buldum. İrkildim. Silivri zindanının kapısında böylesi bir hoyratlık var mıdır acep? Tuvaletten para kazanmak insanlık dışı iken, para kazanmak için insanları bir de böyle bir kapıdan geçmeye zorlamak, nasıl bir vahşettir?
Çantayla geçmeniz mümkün değil. Alttaki mazgal deliğine benzer delikten attım. Çanta, tuvalet girişinde, yerdeki mikroplarla tanıştı, sarmaş dolaş oldu. Kusacak gibi oldum. Sonra o “hayvan sayma demirleri” arasından kan-ter içinde geçebildim. Dönüş yine aynı...
Dediler ki: “Abi bu çirkinlik konalı bir sene oldu.”
Derler ki, “Bir kentin yönetimindeki uygarlığı ölçeceğiniz yer, terminal tuvaletleridir.” Temizliği ve para alınıp alınmadığı, şaşmaz bir tespit yaptırır size. İstanbul’da uygarlığın, “sığır sayma demiri” seviyesine düştüğünü görüyorsunuz.
***
Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü İstanbul terminali, işte böyle sevgili okur. “Büyükşehir Belediyesi”nin, Valiliğin, “Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nın ve diğer yetkililerin, bu millete söyleyecek sözleri olmalı. İstanbul ve Türkiye, bu nezaketsizlik, saygısızlık, çirkinlik ve bu pislik seviyesine nasıl ulaştı? Bekliyoruz.
Aydınlık Gazetesi - 02.08.2017, Çarşamba
02.08.2017