18.10.2017 / Havza Bazlı Değil İklim Bazlı Tarım!
“TGDF”nin raporuna göre Türkiye dış ticaretinde su açığı variyor. Uzmanlar ülkenin iklim değişikliğini göz önüne alarak tarımını yeniden şekillendirmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Türkiye’yi zor günler bekliyor. Su stresi yaşayan Türkiye’de, iklim değişikliğinin etkileri arttıkça kışlar da kurak geçmeye başlayacak. “Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu”nun (TGDF) dün İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla tanıttığı “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” raporunda, tarım ve gıda üretiminin iklim değişikliği ile karşı karşıya kalacağı tehdidin boyutları ortaya kondu ve çözüm önerileri açıklandı.
“TGDF Çevre ve Tarım Komisyonu” adına “İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü” Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan raporun tanıtım toplantısına, “TGDF Çevre ve Tarım Komisyonu” Başkanı Ayhan Sümerli, “FAO” Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ve “TGDF” Genel Sekreteri İlknur Menlik yer aldı.
İhracat Düşecek!
Prof. Dr. Kadıoğlu’nun verdiği bilgilere göre, yağış yetersizliği, su sıkıntısı ve aşırı hava olaylarındaki artış bitkisel üretime uygun alanların azalması ve kuzeye doğru kaymasına yol açarak, tarım ve gıda üretimimizi sınırlayacağı için fiyatlar yükselecek, ithalat artıp ihracat düşecek.
Yarı kurak bölgeler daha kurak hale gelecek, sulama suyu talebi bugüne göre yaklaşık iki katına çıkacaktır. Türkiye’nin mevcut su kaynakları ve gıda sorunlarına yeni sorunlar eklenecek, sulama, içme ve kullanma suyunda sıkıntılar yaşanacak, sektörler ile birlikte iller/bölgeler arasında su için büyük bir rekabet ortaya çıkacak.
Doğru Ürün Ekilmeli
Türkiye’nin tarımsal üretimindeki mavi su ayak izi oranının pamuk ve şeker pancarı gibi bazı ürünlerde çok yüksek olması, sulama gerektiren ve sadece yağmur suyu ile yetiştirilemeyen ürünlerin doğru yerlere ekilmediğini gösteriyor. Bu nedenle Türkiye yurt dışına ihraç ettiği 10 dolarlık bir tişört veya gömlek için, pamuk ve kumaş üretim sürecinde çok fazla su harcandığından ürünün bedelinden çok daha fazla su bedeli ödüyor.
Bu gerçeğe dikkat çeken Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’nin dış ticarette su açığı verdiğine işaret ederek, “10 dolarlık bir tişört 2-3 ton su ile üretiliyor. Tekstil sektörü ile yurt dışına bedava su veriyoruz. Suyu katma değeri yüksek yerde kullanmamız gerekiyor” dedi.
İlknur Menlik de, “Raporun çıkış noktası ‘Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hazırladığı ‘Havza Bazlı Tarım Modeli’dir. Bu modelin Türkiye’ye gerek gıda endüstrisi gerek çiftçi ayağıyla etkisini incelemek istediğimizde karşımıza ‘İklim Değişikliği’ çıktı. Bu modeli öncelikle iklim değişikliği ile ele aldık ve havzaların geleceğini ortaya çıkarmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.
Ne Yapmalı?
Raporda “İklim Değişikliği” karşısında tarımda atılması gereken adımlara ilişkin bazı öneriler şöyle oldu:
* Türkiye’de “Tarım Üretim Havzaları”, değişen iklim şartları dikkate alınarak belirlenmeli,
* “İklim Değişikliği”ne göre acilen “Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması” yapılarak, gelecekte öne çıkacak tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınmalıdır.
* Hem değişen iklim şartlarına hem de bitkilerin su ayak izine göre doğru yerde, doğru bitki türünün seçilmesi ve doğru zamanda ekilmesi teşvik edilmeli,
* Suya olan talebin azaltılması ve suyun tasarruflu kullanımı için akılcı su kullanımına gidilmeli,
* Katma değeri çok küçük, fakat su ayak izi çok büyük olan tarım ürünlerinin ihracatına kısıtlama getirilmeli, su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatının sürdürülebilir olması için de geldikleri ülkelerin iklim ve su kaynakları dikkate alınarak uzun vadeli bağlantılar yapılmalı.
Aydınlık Gazetesi - 18.10.2017, Çarşamba
18.10.2017