03.04.2017 / Melih Baş - BM İnsani Gelişme Raporu 2016
“Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi (İGE) Raporu” geçen hafta herkes için insani gelişme temasıyla yayınlandı. Raporda beş temel ileti verilmiş:
1. Herkes için insani gelişme ulaşılabilir bir hedef olup, anahtarı evrenselliktir.
2. Çeşitli insan öbekleri temel yoksunluklar yaşayageliyor.
3. İnsani gelişme incelemesi ve değerlendirilmesi için farklı bakış açıları gerekiyor.
4. İnsani gelişmeye katkıda bulunmak için, mevcut politika seçenekleri uygulanmalıdır.
5. Daha adil birçok yanlılık içerecek biçimde küresel yönetişimde düzeltimler yapılmalıdır.
“BM” insani gelişmenin incelenmesinde yetkinlikler (oluşlar ve yapışlar), sonuçsal işlevler (sağlığı iyi olmak gibi) ve eylemlilik (yapma ve başarma özgürlüğü) biçiminde üç unsura bakagelmektedir. 21. yüzyılda gereken beceriler 4C (yaratıcılık, eleştirel düşünme, iletişim ve işbirliği) olarak belirtilmiş.
“İGE” üç bileşenden oluşuyor: Yaşam süresi, eğitim ve sağlık. Ayrıca “İGE Raporu”nda dört gösterge daha var: Eşitsizliğe Uyarlanmış İGE, Toplumsal Cinsiyete Dayalı İGE, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi.
Bu yılki “İGE Raporu”nun bitiminde gelecekteki çalışmalar için önemli bir vurgu var: Niceliksel olarak ölçüp, gelişme var diyoruz. Ama ya kalite? Örneğin okula kayıt olanların oranı artıyor da, okulda ne öğreniyorlar? Bunun içselleşmesi gerek. Söz hakkı ve özerklik önemli hususlar ama “İGE”de nasıl içselleşecek? Yoksunlukların ölçümü ve esenliğin ölçümü farklı bakış açılarına dayanıyor. Bunların birleştirilmesi nasıl olacak? Esenliği gösteren Toplumsal İlerleme Endeksi, Dünya Mutluluk Endeksi, Daha İyi Bir Yaşam Endeksi ve hatta Butan’da geliştirilmiş Gayri Safi Milli Mutluluk Endeksi gibi ölçümler işin başka yönünü gösteriyorlar ve önemli!
Dünyanın Genel Görünümü
1990-2015 arasındaki 25 yılda kimi gelişmeler gözüküyor. Örneğin, aşırı yoksulluktan kurtulma, sağlıklı koşullara kavuşma, içme suyuna erişimde artış, çocuk ölümlerinde azalma, kadınların parlamentolardaki oranlarında artış, ormanlık alan yitiminde azalma vb. olmuş.
Ancak kimi yoksunluklar sürerken, eşitsizlik gibi kimi hususlar derinleşiyor, şiddet içeren aşırılık gibi kimi hususlar da yeni gündeme giriyor. Bu hususların kimi küresel çapta (toplumsal cinsiyet eşitsizliği), kimileri bölgesel (su sıkıntısı), kimileri de yerel (doğal afetler) özellik taşıyor. Birçoğu da birbirini pekiştiriyor. Örneğin, iklim değişikliği gıda güvenliğini azaltıyor, hızlı kentleşme kent yoksullarını ötekileştiriyor vb.
Sorunlarla ilgili rakamları anımsayalım. Dünyada her 9 insandan biri aç, her 3 insandan biri yetersiz besleniyor. Her yıl yaklaşık 15 milyon kız çocuk ya da her iki saniyede bir kız çocuğu 18 yaşından önce evleniyor. Dünya genelinde her gün 18 bin kişi hava kirliliği nedeniyle ölüyor. Yılda 2 milyon kişiye HIV virüsü bulaşıyor. Her dakikada ortalama 24 kişi yerinden ediliyor. 244 milyon kişi kendi ülkeleri dışında yaşıyor, bunun 65 milyonu aşırı zorlu koşullarda! Tüm bölgelerde Toplumsal Cinsiyete İGE kadınlar aleyhine bir durumda.
Sıralamada İlk 11 ve Türkiye
İlk sırada yer alan Norveç’i Avustralya, İsviçre, Almanya, Danimarka, Singapur, Hollanda, İrlanda, İzlanda, Kanada ve ABD. Toplam 188 ülke sıralamasında Türkiye 71. sırada ama eşitsizliğe uyarlanmış İGE’de 3 sıra kötüleşiyor.
Türkiye’nin rakamlarına bakalım. Doğumda yaşam beklentisi erkeklerde 71.3 iken kadınlarda 78.7 yıl, okula gitme süresi erkeklerde 8.8, kızlarda 7 yıl, satınalma gücü paritesine göre kişi başına milli gelir erkeklerde 27 bin 35 dolar ve kadınlarda 10 bin 648 dolar. Türkiye, insani gelişme sıralamasında kişi başına milli gelir sıralamasına göre 7 sıra daha kötü!
Raporda esenlik algısı ile ilgili kimi göstergeler de eklenmiş. Hükümetin çevreyi koruyan eylemler yaptığına inananların oranı yüzde 44, yargıya güveniyorum diyenlerin oranı yüzde 43! Genel olarak ulusal hükümete güvenenlerin oranı yüzde 49!
Sonsöz: Ne dünya ne de Türkiye iç açıcı! Artık hayır deyip, yeniden format atmalı!
Aydınlık Gazetesi - 03.04.2017, Pazartesi
03.04.2017