04.06.2014 / Melih Baş - 5 Haziran Dünya Çevre Günü (DÇG) ve Yeşil İktisat
1972’de “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu”nda kararlaştırıldığından beri her yıl 5 Haziran, “Dünya Çevre Günü” (World Environment Day: WED) olarak “UNEP”in eşgüdümüyle 100’den fazla ülkede kutlanmaktadır. “UNEP” eşdeyişle “Birleşmiş Milletler Çevre İzlencesi” her yıl güncel bir konuyu ana tema olarak belirlemektedir. “Birleşmiş Milletler” 2014 yılını “Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (GOKAD) Yılı” (Small Island Developing States: SIDS) olarak ilan etmiş. Buna koşut olarak “UNEP” de bu temayı iklim değişikliği bağlamında kendi teması olarak da belirlemiş, şu savsözü yılın savsözü olarak duyurmuş “WED” kitapçığında: “Sesinizi yükseltin, deniz seviyesini değil” (Raise your voice, not the sea level).
Eylül 2014’te “3. Uluslararası SIDS Konferansı” düzenlenecek ve iklim değişikliklerinin etkisiyle yükselen okyanus seviyelerinin “SIDS” için risklerinin aciliyeti ve onlara nasıl yardım edilebileceği gündeme getirilecek. Emperyalizm dünyanın damını delmekle kalmadı, dünyanın suyunu da taşırdı. Acaba dünya halklarının sabrını ne zaman taşıracak? Taşmaya başlamadan önce fokurdaması gerek, ben bir fokurdama sesleri duyuyorum, hem de sol anahtarıyla yazılı bir müzik gibi; ya siz?
Küresel İklim Değişikliği
“Uluslararası İklim Değişikliği Paneli” (International Panel on Climate Change: IPCC) çalışmalarına göre, küresel ısınma okyanus düzeylerinin giderek artan oranda yükselmesine yol açıyor. Isı arttıkça, buzların erimesi hızlandıkça da daha fazla yer sular altında kalıyor. Kıyıları olan ülkelerde bu kıyılarda yaşayan topluluklar tehdit altında bulunuyorlar. Bu arada bir not düşelim: bize bişi olmaz!
Yok olma sakıncasıyla karşı karşıya olan yalnızca ada devletlerinin toprakları değil elbette; onların çok özgün kültürleri var, dünya mirası niteliğinde hem de. Emperyalist yaklaşıma göre piyasa değeri olmayabilir! Belirtelim 63 milyondan fazla insanın yaşadığı bu adalardan bir kısmı da uluslararası turizm açısından ödül almış merkezler. Yine bunların birçoğu dirimbilimsel çeşitliliğe ve gezegenimizin bitki ve hayvan varlığı açısından çok önemli doğal ve ender varlıklara sahip.
Bütün bu özelliklerine karşın, bu adaların çok önemli sıkıntıları var. Emperyalizmin kapitalist mantığa dayalı tedarik zincirlerinden pek yararlanamadıkları için, çeşitli yaşamsal üretim girdilerinin maliyetleri açısından dezavantajlı durumdalar. Bu arada iklim değişikliğine neden olan sera gazları çıkarılmasına katkılarının yüzdesini de anımsayalım, küresel rakamın yüzde 1’i bile değil. Yani tam mağdurlar, hiç dahil olmadıkları bir suçun kurbanı durumundalar.
Hahnel’in Kitabı
Bu yılki “DÇG” uluslararası kutlamaları Karayipler’de bir “GOKAD” (SIDS) olan Barbados’ta yapılıyor. Bu toplantıda “Yeşil İktisat” temalı konular tartışma masasına yatırılıyor.
Tam da bu temaya uygun bir kitap dilimize çevrilip yayınlandı bugünlerde: Kendisi aynı zamanda köktenci iktisatçı ve siyasal eylemci de olan Profesör Robin Hahnel tarafından yazılmış olan “Yeşil İktisat: Ekolojik Krize Karşı Koymak” adlı kitap. Kitabı Türkçe’ye çevir(t)ip yayınlayan “Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu”nu kendim ve konunun ciddiyetini kavramış değerli “Aydınlık” okurları adına kutluyor, kitabı salık veriyorum. Kitap geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı, rahatça bulabilirsiniz.
Daha ekolojik, etik, estetik ve eşitlikçi bir ekonomi (4E ekonomisi) için haydi sesimizi yükseltelim!
Aydınlık Gazetesi - 04.06.2014, Çarşamba
04.06.2014