11.05.2021 / Yalçın Bayer - Kuraklığın Bedeli Ağır Olacak (1)
Trakya bölgesi genç ve verimli toprakları, nadassız tarımı olası kılan iklimi, 30 yıl öncesine kadar kendine yeten kaliteli yeraltı ve yerüstü kaynakları ve eko sistemleri ile tam bir yaşam bölgesi idi. Ancak, 21. yüzyıl insanlığa birçok yaşam standardı sunar iken tüm canlıların ortak malı olan çevrede, geri alınması çok zor hatta olanaksız olan doğal varlıklarımızı da alıp götürmektedir.
Mevcut durumu özetlersek:
13 araştırma kuyusu, 400 sulama kuyusu, 3000 özel kuyu (sadece kayıtlı olanlar)...
Büyükşehirlerin içme suyu ihtiyacı havzadan karşılanıyor.
Her bir kişi veya şirket kuyu açarak dilediği kadar su pompalayabiliyor.
Yeraltı su seviyesi hızla düşüyor.
Ne yapılmalı?
Yeni yasalar ve düzenlemeler getirilmeli.
Yeraltı suyunun yıllık yenilenebilen miktarından daha fazla çekime izin verilmemeli.
Her sektör suyu parayla kullanmalı.
Mevcut durum ve gelecek için ciddi bilimsel çalışmalar yapılmalı.
(Namık Kemal Üniversitesi ‘Su Profesörü’ Halim Orta’nın benzer uyarılarını yazmaya devam edeceğiz.)
“İnönü Vakfı”ndan Marmara İçin Uyarı
“Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı MAREM Proje Ekibi” Marmara’da yaşanan müsilaj sorunu nedeni ile bir açıklama yaptı: “Marmara Denizi’nde bütün yaşananlar yapılan ve yapılmaya devam edilen büyük hataların kelebek etkisidir. Ve bu hataların hepsi zamanında, uygulandığı takdirde felaket olacağı açıkça belirtilmesine rağmen yapılmıştır. Gelinen bu noktada atılması gereken adım; bugüne kadar uygulanan milyarlarca dolarlık projelerin, soruna gerçekçi bir çözüm getirmediğini kabul ederek, Marmara Denizi ve çevresinin kanserleşmiş atık ve kanalizasyon sorununu çözmektir. Bizler gözlemlenen müsilaj agregat ve etkilerini izlemeye devam edeceğiz.”
Marmara Göz Önünde Yok Edildi
2020 Eylül ayında BM açıkça “İnsanlığın ciddi bir yol ayrımında olduğu, doğayı kurtarmak için acil harekete geçilmesi gerektiği” konusunda uyarıda bulundu. Doğa umursanmadan, sadece çıkarlarını düşünerek hareket eden zihniyetin en tipik örnekleri “Saroz FSRU Projesi”nde ve bir içdeniz olan “Marmara Denizi”nde gözlemleniyor. 1971 tarihli “İstanbul Kanalizasyon Projesi”nde (DAMOC-71) atıkların arıtılması öngörülürken, Akdeniz’den gelen akıntı ile Karadeniz’e salınması yoluna gidildiği, 1989’da ise atıkların arıtılmaksızın “Derin Deniz Deşarjı” adı altında Marmara’ya basılması kararını hatırlatan “Trakya Platformu” şöyle diyor:
“Marmara’nın atıklarla oksijensiz bırakılarak kirliliğin salyalaşmasından ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ders alması gerekiyor. ‘Marmara Denizi’, iktidar ve yerel iktidar yetkililerinin gözleri önünde yok edilmiştir. ‘Saros Körfezi’ni yok edecek liman ve kara boru hattı çalışmalarını durdurmak kamu yararı için zorunluluktur.”
……………………………
Hürriyet Gazetesi - 11.05.2021, Salı
11.05.2021