01.04.2016 / Barınaklar, Neden Hapishane?
Ülkemizde, hayvanların korunması “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” ve buna bağlı “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği”ne göre düzenlenmiştir.
Geçici bakımevlerinin yönetimiyle, sokak hayvanlarının toplanması ve bakımevine getirilmesiyle ilgili yöntemler, araçlar, belediyelerin, hayvan sahiplerinin sorumluluklarıyla ve il hayvan koruma kurulunun görevleriyle ilgili kurallar yönetmelikte bulunmaktadır.
Barınak Değil, Geçici Bakım Evi
Uygulama yönetmeliğinin 21. maddesine göre sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar bakım evinde 10 gün içerisinde sahiplendirilemezlerse, kısırlaştırıldıktan 7 gün sonra alındıkları bölgeye bırakılırlar. Hayvanlar, asla ormanlık alana ya da diğer yaban hayat alanlarına bırakılmazlar. Belediyeler, gönüllü kuruluşlar ile besleme odakları kurarlar ve hayvanların beslenmesine yardımcı olurlar.
“Dogs Trust” (https://www.dogstrust.org.uk/), köpeklerin refahı için çalışan, İngiltere’deki en büyük yardım kuruluşu. Kuruluş tarihi 1891. Ülke çapında 21 tane bakım evleri var. Yılda 17.000 civarı köpeğin sahiplendirmesini sağlıyorlar. “Dogs Trust”, sağlıklı köpekleri asla öldürmüyor. Ötenaziye karşı bir kuruluş. 1996’dan beri, İngiltere dışındaki derneklere de köpeklerin refahını arttırmak amacıyla eğitim, veteriner ya da proje desteği sağlıyorlar. “Dogs Trust”ın küresel 6 tane hedefi var:
Köpeklerin katledilerek öldürülmesini bitirmek
Kuduzu yok etmek
Köpeklerin sahiplendirilmesini sağlamak
Köpeklerin istismar edilmesini önlemek
Eğitim
Yeni çözümler geliştirmek...
Mart ayı içerisinde, “Dogs Trust”ın bir eğitimine katıldım. Eğitim konuları bakım evi inşaası, köpeklerin yakalanması, köpek rehabilitasyonu, sahiplendirme sürecinin yönetilmesi, bakım evi süreçleri, bakım evinde salgın hastalıkların engellenmesinden kampanya yönetimine kadar bir çok konuyu kapsıyordu. Eğitime farklı ülkelerden 15 kişi katıldı. Katılımcılar Bulgaristan, Romanya, Meksika, Sri Lanka, Hindistan, Malta, Çin , Bosna-Hersek ve Polonya’dandı. Katılımcı ülkelerin hepsinde aynı ülkemizdeki gibi yoğun sokak köpeği nüfusu var. Maalesef ülkemizdekine benzer şekilde, bu ülkelerde de köpek nüfusunu azaltmak için toplu zehirleme, elektrikle öldürme gibi insanlık, bilimsellik, hukuk ve çağ dışı yöntemler resmi makamlarca ya da vatandaşlarca uygulanabiliyor. Hepimizin ortak amacı, köpeklerin insani şekilde nüfuslarının kontrol altına alınmasıyla insanların ve köpeklerin barış içinde, sağlıklı bir şekilde beraber yaşayabilecekleri bir ortamı kendi ülkelerimizde oluşturabilmekti.
Peki Ülkemizde Bu Neden Bir Türlü Başarılamıyor?
Ülkemizde, çok sayıda sokak köpeği olmasına rağmen, sokak köpekleriyle ilgili uzmanlaşmış kişiler ne yazık ki yok denecek kadar az. Bunun en çarpıcı örneği, Erinç Pütün vakasında köpek davranışlarıyla ilgili uzman kişi olarak yaban hayatı uzmanı olarak lanse edilen bir avcının ekranlara çıkarılmasıdır.
Ülkemizde, herkes tarafından sokak köpeği ile ilgili bir sayı tahmini yapılabilmektedir; ama sokak köpeklerinin sayımıyla ilgili yöntem belirlemiş ve uygulayan belediye sayısı sıfırdır. Ülkede yapılmış tek çalışma, Ankara’da sokak hayvanlarının sayımına yönelik “Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi” tarafından 2015 senesinde gerçekleştirilmiştir.
Kısaca, ülkemizde sokak köpeklerini kanunen kısırlaştırması, aşılaması gereken kurumlar sokak köpeklerinin davranışlarıyla ilgili ve kaç tane hayvanla ilgilenmeleri gereken bilgiye sahip değiller.
Kısırlaştırma ve aşılama belediyeler tarafından geçici bakım evlerinde yapılmaktadır. Peki, bakım evleriyle birebir çalışan insanların neredeyse hepsine göre hapishane olarak nitelendirilen bakım evleriyle ilgili durum nedir? Neden hayvan severler bakım evlerini hapishane olarak nitelemekte, geriye kalanlarsa her havlama sesi duyduklarında belediyeleri aramakta ve köpeklerin toplanmasını istemektedirler? Ve bu durum kanun 2004 senesinde çıkmasına rağmen, hala çözülememiştir ve insanları birbirine düşürmektedir?
Bakım evlerinin fiziksel şartlarından, toplama yöntemlerine kadar bu işin içinde olan hayvan severleri endişeye sevk eden bir çok durum vardır. Üstteki iki barınak fotoğrafının ikincisine bakınca, çoğunluğun oradaki hayvanlar için duyduğu endişenin ilk fotoğrafa göre oldukça az olduğunu tahmin etmekteyim. Şimdi size 2 tane toplama fotoğrafı sunacağım.
“5199 No’lu Kanunun Uygulama Yönetmeliği”ne göre aslında, Türkiye’deki uygulama 2. fotoğraftaki gibi olmalıdır.
Madde 20 d) Sahipsiz hayvanlar öncelikle kafes ve ağ ile yakalanır. Bu metotlarla yakalamanın mümkün olmadığı durumlarda yakalama sopasıyla da yakalama yapılabilir. Uyuşturucu tüfek uygulamaları ile yakalama ancak veteriner hekim kontrolü altında yapılır.
Madde 24 u) Geçici bakımevlerinin peyzajının yapılarak ağaçlandırılmasının sağlanması zorunludur.
Geçici bakım evleri, kanuna göre rehabilitasyon merkezidir. Peki bir köpeğin davranışlarını düzetltmeden önce hangi ihtiyaçları sağlanmalıdır? Eğer bir köpek hastaysa ve kendini güvende hissetmiyorsa, zaten onu rehabilite etmek gerçekçi değil. Köpekler, diğer köpeklerin arasında yüksek enerji seviyesine sahip olurlar, bu enerji seviyesiyle köpeklerin öğretilmeye çalışılan davranışı kavraması mümkün değildir. Doğru ortama sahip bir bakım evi, köpekleri başarıyla rehabilite eder.
Köpeklerin eğitilebilmeleri için aşağıdaki hiyerarşik ihtiyaçları karşılanmalıdır:
Eğitim
İnsanlarla Sosyalleşme
Egzersiz yapma ve oyun oynayabilme
Diğer köpeklerle sosyalleşme
Günlük bakımlarının yapılması
Güvende olduğunu bilmek ve hissetmek
Sağlıklı olmak...
Bir çok küpeli köpeğin agresiflik sebebiyle bakım evlerine götürüldüğünü biliyoruz. Bakım evleri aynı zamanda rehabilitasyon merkezleri. Peki bu kadar kalabalık ortamlarda, agresiflik nasıl giderilecek? Bunun yanında genellikle gece gerçekleştirilen köpek toplama sürecinde, köpeklerin agresifliğine nasıl karar verilmektedir?
Hindistan’ın şehirlerinde 2 milyon köpek gezmektedir ve kuduz en az 100 yıldır yaygındır. 1996’ya kadar köpekler kuduzla mücadele amacıyla öldürülmekteydi. “Dünya Sağlık Örgütü”, köpeklerin öldürülmesinin kuduzla mücadele de etkisiz olduğunu açıklamasından beri Hindistan’da kısırlaştır-aşıla-yerine bırak projeleri uygulanmakta. (www.missionrabies.com) Şu habere göre Çankaya’da 20 bin köpek olduğu belirtilmiş. (http://www.sabah.com.tr/ankara-baskent/2015/01/31/cankayayi-kopekler-basti) Ayda 50 bin köpek kısırlaştıran organizasyonlarla işbirliğini reddetmektense, anlamsız çatışmalara ortam hazırlamaktansa, kanunları uygulamanın, bu iş nasıl düzgün yapılır, bunları öğrenmenin zamanı gelmedi mi?
http://bipolarpisi.com sitesinden alınmıştır. - 01.04.2016, Cuma
01.04.2016