13.07.2019 / Fatih Çekirge - Kuşun Esrarı
Bingöl-Erzurum yol inşaatı için taş çekiyordu.
Gün doğarken kalktı. Şantiye uyanmış, kamyonlar yola çıkmaya başlamıştı.
Atladı kamyona, motoru çalıştırdı. Tam hareket edecekti ki bir kuş dikkatini çekti.
Sürekli kamyonun üzerinde dönüp duruyordu.
“Allah Allah, hayırdır” dedi. Yol inşaatına doğru hareket etti.
İnşaata varıp da kamyondan inince daha da çok şaşırmıştı.
Bir kuş hala kamyonun üzerinde dönüyordu.
Motoru kapattı. Kuşu seyretmeye başladı. Onu böyle gören İlyas Usta da bakmaya başladı.
“Bu kuşun derdi ne?” diye sordu.
“Valla sabahtan beri kamyonun üzerinde dönüyor. O kadar yol geldim. Buraya kadar takip etmiş.”
İlyas Usta, “Sen şu kamyonu tamirhaneye bir çek bakalım” dedi.
Kamyonu içeri aldılar.
İlyas hemen motoru açtı. Fenerler yakıldı. Motorun altına bakınca ne görsünler... Bir kuş yuvası ve içinde 6 yumurta.
Şaşırmışlardı. Ne yapacaklardı şimdi?
Hemen şirket sahibi İbrahim Bey’i aradılar. Patron geldi. Kamyona baktı.
Yuvayı alsalar, yumurtalar erken kırılacak. Almasalar motor çalışmayacak.
Bilenlere sordular.
Normalde 15-20 gün içinde yumurtalar çatlayıp yavrular çıkarmış.
Patron İbrahim Sönmez düşündü. Bir kamyon çalışmasa ne zarar var?
Sonra şöyle dedi: “Ya şu Allah’ın işine bak. Kamyon nereye kuş oraya. Yavruları var çünkü. Ana işte. Çocuklar, bu yavrular dünyaya gelene kadar bu kamyonu çalıştırmayın.”
Öyle de yaptılar.
Aradan 15 gün geçti. Her sabah kontrol ediyorlardı.
Ve bir sabah kamyonun motorunu açtılar ki... 5 yavru çıkmıştı. Birisi ölü...
İşçiler sevindi.
Peki şimdi ne olacak?
İbrahim Bey yine kararı verdi:
“Arkadaşlar, o kuşlar uçana kadar kamyon çalışmasın. Anne onları besleyebilsin.”
Öyle de oldu...
Arkadaşlar, bu olayımız, Bingöl-Erzurum karayolunun 35. kilometresindeki Çobantaşı köyü mevkisinde bölünmüş yol çalışmalarını sürdüren firmanın şantiyesinde yaşandı.
İşte o şantiyeden, yeni doğmuş 5 minik kuş havalandı. Yani insanlık havalandı. Bu olayı okuyunca içimi bir umut kapladı.
Bingöl’den bu haberi bize geçen “AA” muhabiri Abdullah Çelik’i, onu yayınlayan Kudret Topçu’yu özenlerinden dolayı kutluyorum.
Ve elbette...
Kuşa dikkat eden kamyon şoförünü, kamyonun motor bölümünü açan tamirci İlyas Usta’yı…
Ve en önemlisi...
Çalışmayan kamyonun vereceği zararı umursamadan o minik yavrulara hayat veren İbrahim Sönmez’i yürekten alkışlıyorum. Sizin gibi insanlar oldukça, elbette her şeye rağmen insanlık yükselecektir.
Eminim sizlerde de birer melek kanadı vardır. Var olun...
Çığlık Çığlığa Yandılar “Can Kaybı Olmadı” Dediler
Göcek koylarında çıkan yangını hepimiz izledik. Bir tedbirsizin, bir kendini bilmezin yaktığı ateş, yaktı kavurdu.
Çamlar, makiler, zeytinler, yeşilin her tonu kömür oldu.
Neye dikkat ettim biliyor musunuz?
Haberi veren yetkililer, “Şu kadar hektar yandı, can kaybı olmadı” dediler.
Oysa önüme öyle fotoğraflar geliyordu ki.
Cayır cayır yanmış ceylanlar, taş kesilmiş tavşanlar, sincaplar, vaşaklar, kanatları tutuşmuş kuşlar...
Tam bir katliam.
İnanın feci fotoğraflardı.
Cayır cayır yanan o canlar için “Can kaybı olmadı” sözü de beni yaktı kavurdu.
Peki bu cinayetin sorumlusu kim?
O nedenle diyorum ki...
Lütfen artık gerçek anlamda bir “orman korucusu” sistemini kuralım. Ama ciddi bir korucu sistemi. Her şeyi jandarmanın üzerine atan bu sistem yetmiyor.
Kimlik kontrolü jandarma, asayiş jandarma, orman yangını jandarma, uyuşturucuyla mücadele jandarma... Nereye kadar...
Ben orman ve koruma bölgeleri için özel bir korucu sisteminden söz ediyorum.
Dedektif gibi çalışacak koruculardan söz ediyorum.
Ağaçların altında rastgele mangal yakanlarla mücadele edecek bir sistem...
İşinde uzman, yangın araştırmacısı, iz sürücü, doğa bilimcisi ve tutkunu...
Üniversitelerimizden her yıl yüzlerce, veteriner, çevreci, doğa bilimcisi mezun oluyor. Neden bunlarla bir sistem kurulmaz?
Hürriyet Gazetesi - 13.07.2019, Cumartesi
13.07.2019