21.08.2007 / Serdar Devrim - Ve Nehrin Tanrıçası Öldü!
Ben, beni bir daha ele geçirsem,
- abıhayat içersem demiyorum -
kapılar bir daha açılsa
ben bu haneye bir daha girsem
yaşardım yine böyle kan revan içinde
yine böyle aşk ile sersem...
ben, beni bir daha ele geçirsem!
Nazım (1948)
*
Şu veya bu şekilde, Abdullah Gül’ün “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” olacağı bir seçim kimileri için “önemli” olabilir. Benim için de hem önemli, hem üzücü.
Ama “ehemmi mühimme tercih etmek” der Osmanlı.
Yani çok önemli olanı, önemli olana tercih etmek...
Bugün öyle yapacağım.
*
Çinliler ona “Baiji” ya da “Yangzi (Mavi Irmak) Tanrıçası” diyorlardı.
Öldü!
“Baiji”nin ölümü alelade bir ölüm değil.
Hepimizin ölümünün ilk işareti.
İşaret verildi.
Bizler de artık ölmeye başladık.
Geri dönüşü olmayan bir ölüm...
Soyumuz ağır ağır tükenecek.
Böylesi evren için belki daha iyi.
*
Yirmi kadar İngiliz, Amerikalı, Kanadalı, Japon ve Çinli biliminsanlarından oluşan bir heyet, Kasım’dan Aralığa, 6 hafta boyunca “Mavi Irmak Tanrıçası”nı aradı, bulamadı.
“Londra Zooloji Enstitüsü”nden Samuel Turvey, sonunda, ciğeri yanarak, 7 Ağustos tarihli “Biology Letters” dergisinde bu araştırmaların sonucunu açıkladı:
- “Lipotes vexiliffer” olarak da bilinen “Mavi Irmak Tanrıçası” hemen tamamen yok oldu!
Dünyada sadece “Yangzi” yani “Mavi Irmak”ın bir kesiminde yaşayan bu “dişli” tatlı su yunusunun nüfusu 1950’lerde 6.000 kadardı. 1990’da bu rakam 200’e, 1998’de sadece 7’ye düşmüştü.
Demek ki son “Mavi Irmak Tanrıçası” da öldü ve bir tür daha tükendi.
Çinliler ona “Baiji” ya da “Yangzi” “Mavi Irmak Tanrıçası” diyorlar ve sanki gerçekten tanrıçaymış gibi saygı gösteriyorlardı.
Ama aynı Çinliler “Mavi Nehir”in sularını kirlettiler (İnsanlığın beşte biri “Yangzi Havzası”nda yaşıyor!); denetimsiz ağ balıkçılığıyla yunuslara tuzak kurdular; aşırı nehir taşımacılığıyla tek tek bereleyip öldürdüler; “Üç Boğaz” adını verdikleri dev barajı inşa ederek yaşam alanını yok ettiler...
Ve 20 milyon yıldır var olan, “Mavi Irmak”a girdikten sonra tatlı suda yaşamaya alışan “Baiji”nin soyunu tükettiler.
Diyebilirsiniz ki, her sene yüzlerce, binlerce tür canlı yok olup gidiyor (¹) ha bir eksik ha bir...
Değil, öyle değil!
“Lipotes vexiliffer” beşyüz yıldır soyu tükenen dördüncü memeli türü!
Samuel Turvey 8 Ağustos tarihli “The Independent”a verdiği demeçte bu ölümün insanlık için ne anlama geldiğini izah ediyor:
“Kendine has ve karizmatik bir türün yok olması başlı başına bir trajedi. (Ama ‘lipotes vexiliffer’in soyunun tükenmesi demek...) Canlı evriminin soyağacının bütün bir kolunun yok olması demek. Ancak 50 yıldır ilk kez bir büyük omurgalı yok oluyor. Ve daha da vahimi insanların çevreye verdiği zarar yüzünden yok olan balinagillerden ilk canlı. Bu, bize yeryüzünün bekçileri olarak çok hızlı hareket etmemiz gerektiğini gösteriyor...”
*
Yani...
En yakın kuzenlerimizi bile yok etmeye başladık.
Woody Allen’in “Tanrı öldü, Marx öldü, ben de kendimi iyi hissetmiyorum...” dediği gibi.
İnsanoğlununki toplu katliam veya soykırım olmaktan çıktı...
Toplu intihar kapıda!
________________________________________________
(¹) Bu satırları noktaladığımda -saat 17.00- http://www.poodwaddle.com/worldclock.swf sitesi “1 Ocak 2007’den bu ana kadar” 17.126 canlı türünün yok olduğunu iddia ediyordu.
Serdar Devrim - 21.08.2007, Salı
22.08.2007
