04.02.2012 / Selahattin Duman - Kara Kış, Karlı Kış.. Gidiyor Tıpış Tıpış..
………………………………………
Kar yere değdi mi beş ay kalkmak bilmiyor, üstelik üzerine koyuyor..
Atlı Çözüm..
Buradaki bir kilometre mesafedeki “Migros”a zor bela gidip geldiğinde kendini mahsur kalmış sayıyor..
Üç metre kar altındaki Doğu Beyazıt köylüsünün market derdi yok.. Evin zeminini kazmış.. Her bir çukura buğdayını, patatesini, soğanını koyup üzerini samanla örtmüş.. Toprakla da kapatmış ki mal çürümesin..
Kışın eştiği çukuru açıp açıp tenceresini kaynatıyor.. Başı derde girdi mi ulaşımın da çaresine bakıyor..
“Karda mahsur kalma..” mağduriyeti de İstanbul’un burnunun dibindekilere düşüyor..
İş makineleri çaresiz kalmış, demesinler bana.. Her şeyin çaresi bulunur..
İngiliz seyyah Frederick Burnaby 1876’da Anadolu’yu gezerken o çarelerin birini görmüş, sebeplenmiş..
“At Sırtında Anadolu..” adlı seyahatnamesinde anlatır (*)..
Doğu’da bir köyde, uşağıyla birlikte kardan mahsur kalmış.. Yola da çıkması lazım.. Köyün ağası “Ben seni yollarım..” deyip tedbirini almış..
Sabah bakmış ki yirmi, yirmi beş atlı genç kendisini bekliyor..
Ağa’nın işaretiyle gençler atları koşturup kara dalmış.. Beş altı metre iki at genişliğinde bir yol açmışlar.. Sonra onlar çekilip diğer atlılar dalmış kara..
Böyle böyle beş altı kilometrelik yolu Frederick Burnaby için işler hale getirmişler..
Bu da bir tedbir.. Karla başa çıkamayan İstanbul’un ilçe belediyelerine çağrımdır.. İlla ki at tedarik edin.. Kar kış için bir kenarda dursun..
Akıl için yol birdir..
………………………………………
(*) Frederick Burnaby / At Sırtında Anadolu 1876 / Merkez Kitaplar / 342 s.
Gazete Vatan - 04.02.2012, Cumartesi
04.02.2012