02.01.2019 / Tuğrul Göğüş - Hollanda'nın Almere Kentinde Bir Kedi Kafe
2019 yılının hemen ikinci günü değerli dostlarımız Hans Jansen ve eşi Arlette bizleri oturdukları Hollanda’nın Almere kentinde çay içmeye davet ettiler. Bu nazik daveti kabul edip ben, eşim, kızım, damadım ve torunum hep birlikte soğuk ve rüzgarlı bir Hollanda havasında yola çıktık.
Hans ve Arlette daha daveti yaptıkları telefon konuşması sırasında ilginç ve güzel bir sürprize hazır olmamızı söylemişlerdi. Yaklaşık 35 dakika kadar süren otomobil yolculuğu sırasında aramızda bu sürprizin ne olabileceğini konuştuk ve elbette yol su gibi akıp gitti.
Birer hayvansever olan Hans ve Arlette Jansen çifti bizleri evlerinin kapısında karşıladılar. Son derece nazik olan bu çiftin evlerinin duvarlarını kedi resimleri süslemekteydi. Hans, yaşlılık nedeniyle ölmüş olan iki kedisinin mezarlarının halen oturdukları evin bahçesinde olduğunu söyleyerek bize yerlerini gösterdi.
Daha sonra Hans ve eşi Arlette arabalarına binerek önden bize yol göstereceklerini ve onların arabasını takip etmemizi söylediler. Deniz doldurularak elde edilen topraklar üzerinde kurulmuş yeni bir kent olan Almere’nin geniş caddelerinde Hans’ın arabasını takip ederek bir otoparkta aracımızı bıraktık ve soğuk rüzgarlar esen bu yeni kentin sokaklarında bilmediğimiz bir yere doğru yürüdük.
Pek uzun olmayan bir yürüyüş sonrası Hans ve Arlette’in sürprizi karşımızdaydı: İçerisi kedilerle dolu bir Kedi Kafe. Kapı önünde Arlette içeri nasıl girmemiz gerektiğini uzun uzun açıkladı. İki kapı bulunmaktaydı, birinci kapı sürgülü otomatik kapı, ikincisi itilerek açılan ve kapatılan bir kapı. İçeri tek tek girecektik. İçeri giren kişi otomatik kapı kapanmadan ikinci kapıyı açmamalıydı. Otomatik kapı kapanınca ikinci kapıyı açabilirdik, ancak arkasında bir kedi olup olmadığına dikkat etmeliydik. İçeri girince hemen kapıyı kapatacak ve diğer kişinin içeri girmesini bekleyecektik. Tüm bu önlemler kedilerin güvenliğini sağlamak içindi.
Hepimiz içeri girince gözlerim bir anda her yeri tarayıverdi. Hafif bir loş ışık altında bir anda 9-10 kediyi görüverdim. İçerisi kediler düşünülerek tasarlanmıştı. Kedi evleri, kedi hamakları, kedilerin atlayıp sıçrayabilecekleri merdivenler ve köprüler, kedi oyuncakları ve tüm bunların arasında çay, kahve ya da başka şeyler içen veya bir şeyler atıştıran kedisever müşteriler… Hatta tamamen kedilere ayrılmış olan ve insanların girmesi yasak olan bir oda… Kısacası herşey kedilerin konforu ve mutluluğu düşünülerek hazırlanmıştı.
Bu güzel manzaraya hayran olmamak mümkün değildi. Hepimiz bu sürprize hayran kalmıştık. Ancak özellikle dikkatimizi çeken nokta kedilerin tam anlamıyla özgür olmaları idi. Hiçbir müşteri kedileri rahatsız etmiyor ya da zorla oynatmaya kalkışmıyordu. Kedilerin kişilik hakları korunmakta, özgürlükleri kısıtlanmamaktaydı. Beri yandan son derece sevimli ve sempatik olan kediler kendiliklerinden müşterilerle ve özellikle çocuklarla yakın ilişki kurmaktaydı. Çocuklar ve müşteriler kedilerin arasında bulunmaktan çok mutluydular.
Kedi kafede çok titiz bir bakım altında olan kediler değişik ırk ve renklerden bir araya getirilmişlerdi. İçlerinde Siyam kedisinden Van kedisine oradan sokaktan alınan kedilere dek geniş bir yelpaze bulunmaktaydı. Bu durum kedi kafeyi daha cazip hale getiriyordu. Kedilerden kendi başına kalmak isteyen bir köşeye çekiliyor ve yalanıyorlardı, hatta içlerinden birisi derin bir uykudaydı. Öyle ki içerisinin tüm hareketliliğine rağmen kulağının ucunu bile kıpırdatmamaktaydı.
Kedilerin tüm aşılarının yapıldığı ve temizliklerine dikkat edildiği de açıkça belliydi. Öyle ki bu kadar çok sayıda kediye rağmen havada uçuşan tek bir tüy tanesi dahi göremedik. Kedi kafenin tüm çalışanlarının mutlak bir hayvan sevgisi taşıdıklarını yüzlerine ve davranışlarına bakınca hemen anlayabilirdiniz.
Bu kafede neşeli ve heyecanlı bir şekilde yudumladığımız içeceklerimiz bitince ayağa kalktık ve soğuk havadan korunabilmek için atkılarımızı sarıp paltolarımızı giydik. Burada geçirdiğim sürenin daha uzun olmasını gönülden dilerdim. Ama her güzel şey çabuk bitermiş. Yaklaşık iki saat rüzgar gibi geçti ve biz tekrar Hans-Arlette Jansen çiftinin rehberliğinde Almere kentinin caddelerine daldık.
Bu güzel deneyimden ötürü Jansen ailesine içtenlikle teşekkür ediyorum. Umarım onlarla bir sonraki sene tekrar aynı kafede buluşur ve kedilerle yine birkaç hoş saat geçiririz.
Yaşadığımız deneyimi ülkemde de tatmak istiyorum. Girişimci baylar ve bayanlar, Türkiye’nin her kentinde benzeri içerikte mekanlar oluşturunuz. İlk müşteriniz olmaya söz veriyorum!
Utrecht/Almere - 02.01.2019, Çarşamba
04.01.2019