08.04.2016 / İbrahim Ethem Gönenç - Nevruz da Neymiş? (2)
Bu soruya yanıt vermeye geçen hafta başlamış ve demiştim ki, “... yobaz Arap-Emevi kültürünü ve dinciliği dayatanlara inat, Türkler’in insan ve doğa sevgisini yansıtan nevruz kültürünü yaşatalım”. Devam edeyim anlatmaya...
“Saha Türkleri”nde “Nevruz”un kutlanacağı tören alanına, önceden yarım ay şeklinde genç akağaçlar dikilir (yazmıştım Şamanlar da bayramlarını “akçam ağacı” etrafında kutlar). Törene, “Akşaman”ın kımızla tören alanını yıkaması ve yılın bereketli geçmesi için yaptığı dualarla başlanır. Ortaya da “Isıakh ateşi” denilen koskoca bir ateş yakılır. Bu yapılanlar aynı zamanda geçmiş yılın kötülüklerini kovmak içindir. Sonra bol bol kımız içilir, şiş kebaplar yenir; güreş, at yarışları, “Olonhosut Yarışları” ve “Osuohay Dansı” yapılır. “Olonhosut Yarışları” ağır kaya parçalarını kaldırıp, omuzdan arkaya atma yarışıdır. “Osuohay Dansı” ise -Anadolu halaylarına benzer şekilde- parmaklarını bire bir kilitleyerek yanyana dizilen insanların, “Isıakh Ateşi”nin etrafındaki halayıdır. Bu halaya 9 gün devam edilir. Bu günler boyunca -başta genç kızlar ve genç erkekler olmak üzere- halk yeni yıl dileklerini tutarak, akağaçlara bez parçaları bağlar.
“Tahtacı Türkmenleri” ise “Nevruz”u yaylaya çıkarken; 22-23 Mart tarihlerinde kutlar. Bugünler suçların bağışlandığı gün olarak da kabul edilir. “Nevruz”da ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar (paskalyadaki gibi), yufka, sarı burma, şeker, leblebi ve lokum yenir. Herkes güler yüzlüdür. Köyün kadınları “hak üleştirir”, yani “ölünün ruhuna değsin” dileğinde bulunarak halka çeşitli yiyecekler dağıtır. Bayrama katılmak zorunludur, katılmayanlar köy halkınca dışlanır. Bu ritüel ve kültleri tüm dünyadaki Türkler binlerce yıldır yaşatmaktadır.
Anadolu’da Nevruz
“Nevruz”, “Anadolu”da da benzer şenliklerle kutlanır. “Yörükler” “Nevruz”u köy ve yaylalarda 22 Mart’ta, şehirlerde ise 22 Mart’ı takip eden ilk pazar günü kutlarlar. Çevre köylerin ahalisi, 22 Mart sabahı şafakla yaylalara doğru yola çıkar ve yolda daha önceden “davar evleri”ne yerleşmiş olan yayladakilerle karşılaştıklarında, bir el silah atarak “Nevruz’unuz kutlu, dölünüz hayırlı ve bereketli olsun” diyerek selamlaşırlar. Yayladakiler köylerden gelen akrabalarına, tanışlarına ev sahipliği yapar; onları geceyi geçirecekleri çadırlara yerleştirir, ikramlarda bulunurlar. Ertesi gün hep beraber kesilen kurbanlar ateşlerde çevrilerek çeşitli yemekler eşliğinde yenir. Gençler de değişik eğlenceler düzenler, şarkı ve türküler söyler, oyunlar oynarlar. Eğlenceler gece geç saatlere kadar sürüp gider.
Diyarbakır’da “Nevruz” mesire yerlerinde kutlanır. Kars’ta kapı dinleme, baca baca gibi uygulamalar görülür. Tunceli’de erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına gider ve bu karaları akan suyla temizleyerek dua ve niyazda bulunurlar. Giresun’da “Nevruz” “Mart Bozumu” adıyla kutlanır. Bu kutlamalar tüm Anadolu’da bazı uygulama farklarıyla halen sürdürülmektedir.
Haydi rastgele “Nevruz” kutlayanlara! Devamı haftaya...
Aydınlık Gazetesi - 08.04.2016, Cuma
08.04.2016