22.04.2016 / İbrahim Ethem Gönenç - Kanal İstanbul Marmara’yı Bataklığa mı Çevirecek?
Boğazlar ve Marmara'da Plankton Dağılımı - Mart 2014 (Kırmızı Çok Yüksek, Sarı Yüksek, Yeşil Düşük)
Bu önemli sorunun yanıtını vermek için birkaç hafta yazacağım, çünkü proje “ben yaptım oldu” mantığıyla hayata geçiriliyor.
Vurgulamalıyım ki yazacaklarım, yirmi yıla yakın “Karadeniz”de ve “Marmara”da yaptığımız araştırmalar ile “İstanbul Atıksu Master Planı”nı hazırlarken uluslararası uzman bir ekiple yaptığımız üç yıllık çalışmalara dayanmaktadır.
Boğazda İki Nehir
“İstanbul Boğazı” boyunca üst üste binmiş iki nehir birbirine zıt yönlerde akmaktadır. Akdeniz suyu orijinli “Marmara Nehri” “Boğaz” boyunca alttan akıp “Karadeniz”in derinliklerine boşalırken, üstten de “Karadeniz Nehri” “Boğaz”ı geçip “Marmara Denizi”ne ve oradan da “Çanakkale Boğazı”na kadar ulaşmaktadır. Bu akışlar sırasında iki nehrin suyu birbirine karışmakta; “Marmara Nehri” bir miktar tuzu azalarak “Karadeniz”e, “Karadeniz Nehri” ise tuzluluğu artarak “Marmara”ya boşalmaktadır.
Marmara Denizi Boğulacak
“Avrupa”nın yarısının tüm atık sularının deşarj edildiği “Tuna Nehri”, çok uzun yıllardır “Karadeniz”e her türlü kirletici maddeyi boşaltmakta ve bunlar “Karadeniz”den aşağı taşınıp, “Boğaz”dan “Karadeniz Nehri”yle “Marmara Denizi”ne ulaşmaktadır. Bu kirleticiler arasında özellikle azot ve fosfor çok önemlidir. Bu besi maddeleri su ortamında planktonların aşırı gelişmesine neden olmakta ve bu planktonlar “Karadeniz Nehri”yle “Marmara Denizi”ne girdiği zaman, görece hareketsiz bir ortamla karşılaşıp dibe doğru çökmektedir. Böylece planktonların kendileri başka organizmalar için besi maddesine dönüşmekte, biyokimyasal reaksiyonlarla ayrıştırılmakta ve bu süreçlerde sürekli suyun oksijeni tüketilmektedir. İşte bu nedenlerle “Marmara Denizi”nde yaklaşık yüz metre derinliklerde oksijen miktarı sıfıra yaklaşmaktadır. Oksijensiz su demek, aynen “Karadeniz”in derinliklerinde olduğu gibi, istikbali bataklık olan hiper ötrofik bir ortam demektir.
Model çalışmalarımıza göre, gerekli önlemler alınmazsa “Marmara Denizi”ni bugünkü haliyle bile korumak mümkün değildir. Buna bir de “Kanal İstanbul” gibi bir proje ile saniyede binlerce metreküp suyun “Marmara”ya boşaltılması eklendiğinde, bugünkünden çok daha fazla besi maddesi ve plankton “Karadeniz”den “Marmara”ya boşaltılmış olacaktır. Üstelik “Kanal” etrafında çok büyük yerleşimler planlanmaktadır. Bu yerleşimlerin atıksuları arıtılsa bile yine de önemli bir ilave atık yükü getirecektir. Tüm bu ilave yükleri “Marmara Denizi” asla kaldıramayacaktır. Bir de iklim değişiklikleri nedeniyle önümüzdeki elli yıl içinde beklenen yağış azalmaları ve sıcaklık artışlarını düşünürsek durum daha da vahim hale gelecektir.
Bu nedenlerle “Marmara”da oksijensiz, havasız, kokan, rengi siyahlaşmış, bataklık suyu gibi bir su bugünkünden çok daha yukarılarda görülecek ve “Marmara” kısa süre içinde havasızlıktan boğulan bir deniz haline dönüşecektir. Bunun asla geri dönüşü de olmayacaktır.
Devamı haftaya... Vazgeçin bu projeden ki, size hadi rastgele diyeyim!
Aydınlık Gazetesi - 22.04.2016, Cuma
22.04.2016