31.01.2014 / İbrahim Ethem Gönenç - Su Stratejik Bir Kaynak mıdır?
Suya talep ve suyun geri dönüşü olmayan biçimde kirletilmesi artıyor. Bu durum, suyu savaşlara yol açabilecek son derece önemli bir kaynak yapıyor. Suya talebi artıran ve su kaynaklarını kullanılmaz hale getiren küresel neo-liberal ekonomi anlayışının kökten değiştirilmesi gerekiyor.
Merhaba! Sizlerle bir yıl boyunca, haftada bir, suyla yolculuk yapacağız. Bu yolculukta ilk haftalarda “Su neden dünyamız ve yurdumuz için stratejik bir kaynaktır?” sorusuna yanıt arayacağız. Sonraki haftalarda su kaynaklarımızda yaşadığımız sorunları irdeleyeceğiz. Yılın ikinci yarısında “Su kaynaklarımızı ve havzalarımızı sürdürülebilir olarak nasıl yönetebiliriz, dünya bunu nasıl yapıyor, biz nasıl yapıyoruz, aslında neler yapılmalı? Nasıl ve hangi politikalarla sorunları çözebiliriz?” konularıyla yolculuğumuza devam edeceğiz. Hadi rastgele...
***
İlk olarak en önemli soruyla başlayalım: “Su stratejik bir kaynak mıdır?” Bu soruyu ancak yerküremizin su potansiyeli (doğal sistemin bize sunduğu su) ile sosyoekonomik sistemimizin (SES) su gereksinimini (su talebi) karşılaştırarak yanıtlayabiliriz.
Gezegenimizin su kaynağı yağışlardır. Yağışlarla düşen su, buharlaşma ile tekrar atmosfere geri döner. Bu çevrim (hidrolojik çevrim/döngü) aşağıda şematik olarak gösterilmiştir. Şekilde tüm değerler milyar metreküp/yıl olarak verilmiştir:
Sayılarla Su
Buna göre; okyanuslara yılda 390.000 milyar metreküp, karalara ise 110.000 milyar metreküp olmak üzere, yerküremize toplam yılda 500.000 milyar metreküp yağış düşmektedir. Buna karşın okyanuslardan yılda 430.000 milyar metreküp, karalardan 70.000 milyar metreküp su buharlaşarak tekrar atmosfere geri dönmektedir. Okyanuslarda yağıştan fazla olan buharlaşma, her yıl karalardan okyanuslara transfer olan 40.000 milyar metreküp suyla karşılanmaktadır. Bu transferin kaynağı ise karalara düşen yağış ile buharlaşma arasındaki farktır.
Dünyamızın yıllık brüt su potansiyelini, işte bu 40.000 milyar metreküp su oluşturmaktadır. Ancak bu suyun çok büyük bir kısmı (yaklaşık üçte ikisi) buzullarda, bataklıklarda, yer altı derinliklerinde tutulmakta ve/veya taşkınlarla kaybedilmektedir. Bu nedenle dünyamızın yıllık net su potansiyeli 14.000 milyar metreküp olarak verilmektedir. Ancak bunun da bir kısmı yerküremizin yerleşime uygun olmayan bölgelerinde veya yeraltının ulaşılamayan derinliklerinde bulunmaktadır. Sonuç olarak, halihazırda “SES” tarafından gerçekten kullanılabilir “dünyamızın yıllık kullanılabilir su potansiyelinin 9.000 milyar metreküp” olduğu tahmin edilmektedir.
Sektörlerin Su Talebi
Dünya “SES”inin, 20. yüzyıl sonlarında kişi başına ortalama yıllık su gereksinimi 650 metreküp olup; bunun yüzde 9’u iskan, yüzde 20’si endüstri ve yüzde 71’i tarım sektörü tarafından talep edilmektedir. Buna göre, dünyamızın kullanılır su potansiyelinin 14 milyar civarında insanın su talebini karşılayabileceğini söyleyebiliriz. Dünya nüfusunun bu yüksek büyüme hızıyla en çok 100 yıl içinde 14 milyara ulaşacağı göz önüne alınırsa, ne denli önemli küresel bir sorunla karşı karşıya olduğumuz açıkça görülebilir. Bu sorun iklim değişikliği etkileriyle de her yıl giderek ağırlaşmaktadır.
Buraya kadarki tüm tahminlerin küresel ölçekte dünya ortalamaları olduğunu vurgulayarak yarımküre, kıtalar ve ülkeler ölçeğine geçelim.
Kim Ne Kadar Tüketiyor?
Maalesef dünyamızın kullanılabilir su potansiyeli ne kıtalara ne de aynı kıta içindeki ülkelere eşit dağılmıştır. Bunun başlıca nedeni yağışların yersel dağılım farklılığıdır. Ne yazıktır ki, dünyamızın gelişmemiş ve gelişmekte olan ve nüfusu hızla artan ülkeleri, dünyamızın genellikle az ve/veya kararsız yağışlar alan, su kaynakları son derece sınırlı bölgelerinde konuşlanmıştır. Örneğin Avrupa kıtasında yıllık yağış yüksekliği, kuzeyde, kişi başına milli geliri en yüksek ülkelerde 3 bin milimetre iken, kişi başına milli geliri göreceli olarak düşük ülkelerin konuşlandığı güneyde 25 milimetreye kadar düşmektedir. Buna göre, yılda kişi başına kullanılabilir su potansiyelinin ABD’de 10 bin 576 metreküp, Avrupa’da 3 bin 200 metreküp, Türkiye’de 3 bin 344 metreküp, Mısır’da 1000 metreküp, Suriye’de 1541 metreküp, Irak’ta 3 bin 111 metreküp, Filistin’de 105 metreküp, Kuveyt’te 10 metreküp olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca ülkelerarası “SES” farklılıklarına paralel olarak, su talepleri de farklılaşmaktadır. Örneğin son yıllarda yıllık kişi başına su kullanımı ABD için 2 bin metreküp, Avrupa’da 660 metreküp, Asya için 1000 metreküp, Türkiye için 690 metreküp olarak gerçekleşmiş olup, dünyamızın gelişmekte olan ülkelerinde ise yaklaşık 2 milyar insan yeterli su bulamamıştır.
Su Stratejileri Yüzyılı
Ancak buraya kadar suyun sadece miktarı esas alınmış, kalitesi göz önüne alınmamıştır. Sektörel kullanımlar sonucu suyun kalitesi değişmekte ve bu “atık su” olarak adlandırılan kullanılmış sular, doğal sisteme ve özellikle de su kaynaklarına boşaltılmaktadır. Yine “SES”in tüm diğer gaz ve katı atıkları da doğrudan veya dolaylı yollarla su kaynaklarına karışmaktadır. Bu nedenle dünyamızın sınırlı su kaynakları, çoğu kez geri dönüşü olmayan bir şekilde kirletilerek hiçbir amaçla kullanılamaz hale gelmektedir. Artık söyleyebiliriz; “Su, stratejik açıdan savaşlara yol açabilecek son derece önemli bir kaynaktır ve ‘su stratejileri’nin dünyamızı yeniden şekillendireceği, yeni bir yüzyıl başlamaktadır.” Bu nedenle, günümüz “küresel neo-liberal ekonomi” ilkeleriyle su talebini artıran ve küresel ölçekte su kaynaklarını kullanılmaz hale getiren anlayışın kökten değiştirilmesi gerekmektedir.
Aydınlık Gazetesi - 31.01.2014, Cuma
31.01.2014