04.02.2020 / Zülal Kalkandelen - Hayvanlar Arasında Ayrım Yapan Hiçbir Yasa Devrimci Olamaz
Hayvan hakları ile ilgili yeni yasanın “TBMM” gündemine Ocak ayında geleceği söyleniyordu ama olmadı. Beklemeye devam ediyoruz.
Yasaya temel oluşturacak “TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu”nun raporu, kamuoyuna “hayvan haklarında devrim” şeklinde tanıtılıyor ama metinde “devrim” kelimesine hiç yakışmayan öneriler de var.
Hayvanlara işkence uygulayan ve onları öldürenlere “TCK” kapsamında ağır hapis cezası yaptırımı uygulanması,
2 yıl 1 aydan az olmayacak şekilde cezanın öngörülmesi ve bunun ertelemesiz olması,
Kürk üretim ve satışının yasaklanması,
Sahipli-sahipsiz hayvan ayrımının sona erdirilmesi,
Hayvan polisi kurulması gibi önerileri elbette alkışlıyoruz.
Ancak çok önemli bazı konularda gerekli cesaretin gösterilmediği ortada. Daha önce taslak rapor hakkında 8 Ekim 2019’da bu köşede yayımlanan yazımda bunların altını çizmiştim. Fakat raporun son halinde bazılarında gereken yapılmadı.
Hayvanat bahçelerinin hepsi derhal kapatılmalı
Raporda hayvanat bahçelerinin yenilerinin açılmasına mevzuat değişikliğinden sonra izin verilmemesi önerildi.
Herhalde bu nedenle son haftalarda hayvanat bahçesi yani hayvan hapishanesi açma çabaları hız kazandı. Son olarak Çankaya ve Şanlıurfa’da hayvanat bahçesi açılacağı duyuruldu.
Raporda, “mevcut hayvanat bahçelerinin belirlenecek yeni kriterler çerçevesinde faaliyetine izin verilmesi” ifadesi yer almasa, var olanların kapatılarak hayvanların rehabilitasyon için doğal yaşam alanlarına alınacağı belirtilse, devrimci bir yaklaşım olabilirdi.
Av cinayettir, yasaklanmalı
Sadece kaçak avcılık ile mücadele edileceği söylenmekle yetinilmese,
Tüfekle ormana dalan insanların hayvan öldürmesinin cinayet olduğu gerçeği kabul edilse,
Av tümüyle yasaklansa, devrimci bir rapor olabilirdi.
“Hayvan Hakları Yasası”na temel olacak bir raporda, “av kuşlarına yönelik günlük avlanma kotası” belirlemekten söz ediliyorsa, orada devrimci bir yaklaşım olamaz.
Petshop’larda hayvan satışı tümüyle yasaklanmalı
Sadece kedi ve köpeklerin değil, petshop’larda istisnasız bütün hayvanların satışının yasaklanması gerektiği vurgulansaydı, devrimci bir rapor olabilirdi...
Atlı fayton tüm yurtta kaldırılmalı
“Faytonların yüzyıllardır kullanıldığı, tarihi ve kültürel miras değeri taşıdığı bazı noktalarda, belirlenecek standartlar dahilinde, atlı fayton çalıştırılmasına izin verilebileceği” şeklinde bir ifadeye yer verilmese, devrimci bir rapor olabilirdi...
Üstelik “Hayvan Hakları Komisyonu” bu öneriyi, aynı metinde “faytonların tüm yurtta bütünüyle kaldırılmasının uygun olacağını” belirttikten sonra yaparak kendisiyle de çelişti.
Atlı fayton, hayvan hakları ihlalidir. Yüzyıllardır var olması onun doğru ve iyi olduğu anlamına gelmez. Yaşadığımız çağda çevreci seçenekler mevcuttur. Bu nedenle, aynı “İstanbul Adalar”da olduğu gibi, tüm yurtta hepsinin kaldırılması gerekmektedir.
Belediyelerin hayvana şiddeti ceza kapsamına girmeli!
Hayvanlar en çok belediyelerin uyguladığı sistematik şiddet yüzünden zarar görüyor. Buna karşın raporda bu konuda net bir madde yok.
Mevcut uygulamada sadece bireylere ceza var, belediyelere ceza yok. “Tarım ve Orman Bakanlığı” ve “İl Hayvanları Koruma Kurulları”nın belediyeler üzerinde idari yaptırım yetkisi bulunmuyor. Yasa bu şekilde çıkarsa, belediyeler hayvan katliamını devam ettirir.
Bir belediye hayvanlara yönelik şiddet uyguladığında, en alt kademedeki görevli, talimatı veren ve başkana kadar herkes suçludur. Hepsi “TCK”ye göre yargılanmalıdır.
Ayrıca suçun ve cezanın şahsiliği ilkesinden hareketle, suçu işleyen belediye personelinin görevine son verilmesi, cezayı da belediye bütçesine yansıtmak yerine kendisinin şahsen ödemesi sağlanmalı.
Belediyelere yaptırım uygulamayan hiçbir yasa hayvana şiddetin yok olmasını sağlamaz.
Raporda, canlı hayvan ticareti utancı ve mezbahalarda katledilen hayvanların yaşam hakkı ise yer almıyor. Hayvanlar arasında ayrım yapan hiçbir yasa devrimci olamaz, ancak bazı düzeltmeler yapar.
Cumhuriyet Gazetesi - 04.02.2020, Salı
04.02.2020