06.03.2015 / Serdar Kızık - Rüzgar Eken Fırtına Biçer!
Enerjide dışa bağımlı Türkiye’nin kurtuluş bedeli, büyük bir kirlilik ve doğal yaşamın bozulması mı olacak?
Fosil yakıtlar kullanılan termik santrallar, sularımızı kurutan “HES”ler, plansız “RES”lerin yanında, dayatılan nükleer santral yatırımları çözüm mü?
En iyimser tahminlere göre önümüzdeki 50 yıl içinde petrol rezervleri tükenecek.
Kömür ve doğalgaz için de benzer öngörüler söz konusu.
Nükleer santral felaketleri insanlığın kabusu.
Fosil yakıtın kullanımı, dünya ortalama sıcaklığını son bin yılın en yüksek değerlerine ulaştırdı.
Yoğun hava kirliliği bütün canlıları tehdit ediyor. İklim değişikliği, kutupların erimesi, milyarlarca dolar zarara yol açan sel, fırtına gibi doğal felaketleri getiriyor.
İnsanlık güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle gibi temiz enerji kaynaklarına yönelmek zorunda.
Birçok ülkenin yeni enerji üretim yatırımları, artık temiz enerji odaklı.
Güneş, rüzgar gibi çok büyük bir potansiyeli olan, ancak kullanılmayan temiz enerji kaynaklarına yönelinmesi savunuluyor.
Bu alanda ufak adımlar söz konusu.
Ancak plansız, kamu çıkarlarına aykırı, sermayeyi gözeten, insan ve diğer canlıların yaşamını olumsuz etkileyen, doğal yaşamı bozan ve kirleten “HES” ve “RES” benzeri yatırımlarla geleceğimiz karartılıyor...
***
Ülkenin dört bir yanında kurulan “HES”lerle sularımız, derelerimiz çalındı.
Son yıllarda temiz enerji derken yanlış “RES” yatırımları bir dizi soruna yol açıyor.
Türkiye’deki doğa yağmasından kısmen kurtulabilen Çeşme-Karaburun yarımadasındaki aşırı “RES” yatırımları, halkı ayağa kaldırdı.
Yarımadanın üçte ikisi tümüyle 5 şirkete tahsis edildi.
Turizm beldesi Çeşme’de bu yaz tatil yapacakları, şaşırtıcı bir manzara bekliyor.
Merkezde bile kahvelerini içenler, içkilerini yudumlayanlar, karşılarında dev kanatlı rüzgar santralları görecek.
***
Yarımadanın Karaburun bölümü de aynı sorunu, daha büyük boyutta yaşıyor.
Oysa yarımada, sahip olduğu bu doğal değerlerle, “Sıfır Yok Oluş Bölgesi” içinde ve “Başka Yerde Olmayanlar” sınıflandırmasında, dünyada önemli bölgeler içinde yer alıyor. Zengin ekosistemi ve doğasının yanı sıra, sosyo-kültürel yaşamı, özgün ürünleri ve temiz tarım uygulamalarıyla kırsal yaşamı korunabilmiş nadir bölgeler arasında.
“Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmesi için hazırlanan raporlar “Bakanlar Kurulu”nda. “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı” dışında ilgili tüm bakanlıklar olur verdi.
Bölge, kırsal turizm, ekoturizm ve agroturizm gibi, ülkemizde ve dünyada talebin giderek arttığı alternatif modeller için çok uygun özelliklere sahip. Bu anlamda önemli bir potansiyel taşıyor.
“Doğu Akdeniz Havzası”nın en temiz bölümü, deniz, dağ, orman, sulak alan ekosistemlerini bir arada barındıran, çok çeşitli ve nadir türleri de içeren biyoçeşitliliğe sahip Karaburun’da, köylerin dibine “RES”ler kurdular.
200’ün üzerinde türü kapsayan çok önemli bir kuş popülasyonu, kara keçilerin otlanma alanları tehdit altında.
Bölge halkı, üç yıldır bu aşırı yatırımlara karşı direniyor.
Bu direniş, ilk hukuksal kazanımını elde etti.
“Ankara Bölge İdare Mahkemesi”, “Lodos Karaburun Elektrik Anonim Şirketi”ne ait projeyle ilgili “ÇED Gerekli Değildir” kararının yürütmesini durdurdu.
“RES”lerle ilgili hukuksal mücadeleyi, “Yurttaş Davası” olarak genişleten “Karaburun Kent Konseyi”nin başarısının örnek olması dileğiyle...
Cumhuriyet Gazetesi - 06.03.2015, Cuma
06.03.2015