14.06.2014 / Ceren Kumbasar - İstanbul'un Korusu
İnşaat sektörünün merkezinde olduğu en büyük tartışma Türkiye’deki ama özellikle İstanbul’daki değerli arazilerin özelleştirilmesi ve bunun sonucunda da halktan koparılması. Çok sayıda projenin, çok sayıda yeşile ve deniz manzarasına sahip arazinin ihalelere çıkarak özelleştirilmesine tanık olduk. Bu projeler kimi zaman konuttu kimi zaman “AVM” kimi zaman keyfe keder yerinden kaldırılan bir park. Gelişmekte olan ülkelerin kaçınılmaz gerçeğidir özelleştirme. Bir başka gerçeği de kervanı yolda düzmektir. E haliyle de bu süreçler hep sancılı ve bolca hatalı işler. Nice yeşil alan konut projelerine kurban gider, Başbakan gelip “yıkalım” diyene kadar blok blok gökdelenler dikilir, deniz kenarında yürüyüş yapabileceğiniz zaten az sayıda yerler bir bakarsınız ki restoran olmuş. Bazı yerler de vardır ki, masum bir şekilde taşıyla toprağıyla ağacıyla böceğiyle öylece durur. Askeri alan deseniz değildir, özel mülk deseniz değil. Şehir efsaneleri dolaşır dillerde. Bilmem kim buraya otel yapacak, şu firma burda lüks konut satacak gibi. İnanasınız gelmez ama hep aklınız bir köşesinde o bilgi sizi yer; sahi bu da yapılabilir mi?
Boğaz’ın En Güzel Yeri
Benim de Kuruçeşme’de yıllardır önünden geçip durduğum, akıbetini merakla ve korkuyla beklediğim böyle bir yer vardı. Yüzlerce yıllık ağaçların boğaza eşlik ettiği, dışardan bakarak öngöremeyeceğiniz muhteşemlikte bir manzarası olan bir koru. Bir kere bir insanın o manzaranın o doğanın tadını çıkardığına şahit olmadım. O güzelim doğa, o güzelim manzara yıllardır bomboş kimsesizce Boğaz’ın en güzel yerinde duruyordu. İşte bu yer nihayet kendinden hiç ödün vermeden, doğasının bütün nimetlerini koruyarak insanlara kucak açtı. İki akşam önce açılan “Koru İstanbul” adına yaraşır bir kimlikle kafe, restoran ve organizasyonlara hizmet vermek için açıldı. Üstelik mekan Boğaz’da alışık olduğunuz yerlerin aksine bir bardak çayı beş kiloluk Karadeniz çayı fiyatına satmıyor.
Kimliksiz Şehirler
İlk kez bu köşeden bir projenin adını vererek bahsediyorum. Çünkü ilk kez insan konforu, lüksü hatta kazancı doğanın önünde değil. İlk kez Boğaz’da yeşil bu kadar yeşil deniz bu kadar net. Galiba artık Türkiye’de yeşilin insanlara değil, insanların yeşile hizmet etmesi gerektiği anlaşılıyor. Şehirler, kimliklerini tarihlerinden ve doğalarından alır. İnsanlar da şehirlerinden. Konut, otel, hastane, alışveriş merkezi, sosyal tesisler derken çok değerli topraklara geri dönülmez izler bırakıyoruz. Büyüyen bir ekonominin, gelişen bir ülkenin bedelini kimliksiz mekanlar, kimliksiz insanlar olarak yine biz ödüyoruz. İşte bu yüzden, “Koru İstanbul” hala koru olduğu, koru kalacağı için önemli bir iş. Emeği geçen herkesi tebrik ederim.
Gazete Vatan - 14.06.2014, Cumartesi
14.06.2014