20.08.2014 / Güngör Mengi - İstanbul İçin Belki Son Uyarı
Türkiye’de bundan daha çok önemsenecek pek az sorun var.
Toplumsal bilinç ayağa kalkmadığı takdirde “tabiat ana” tarafından cezalandırılacağız.
Alametleri sıklaşmaya başladı.
Sorumlu davranmazsak, uğruna kendimizi tükettiğimiz hiçbir amacın ve değerin önemi kalmayacak.
Masamda bulduğum mesaj mimar, kentbilimci, “Uluslararası Mimarlık Akademisi” Bölge Başkanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp’ten gelmişti.
Okudukça telaşa kapıldım.
Ve mesajı özetle de olsa paylaşmak istedim:
“İklimlerin değiştiğini, hortumlar, kasırgalar yaşamaya başladığımızı artık görüyoruz.
Havalar ısınıyor, nem artıyor. Yanıp sönen ateş böceklerinin yerini sivri sinekler alıyor.
Artık güzelim ilkbaharlar sonbaharlar neredeyse yok.
Çünkü ekobalans bozuldu; daha doğrusu biz bozduk.
Teknolojiyi yükseltirken ekobalansı bozduk, yaşamı hormonladık, genetikle oynadık. Doğayı yiyip bitiriyoruz.
Alt yapısı özürlü şehirlerimizi taşıyabileceğinin 3 katı insanla dolduruyoruz.
Ülke ekonomisini imar rantına endeksledik. Şehirlerimiz birer ‘Ekümenopolis’ oluyor.
Ekümenopolis deyimi nüfusu 30 milyonlara dayanmış, her yanı betonlaşmış havası, yeşili, suyu tükenmiş, yaşanması bir çile olan, hastalanmış, ölümü bekleyen kanserli kentleri tanımlamak için kullanılmaktadır.
Burada bir taraftan kuraklık, bir taraftan seller yaşanır. Çünkü doğayı dengeleyecek yeşil örtü azalmıştır.
Bugün şehirlerimizde yarım saatlik yağmurda boğulup ölenler olmaktadır.
Her kentsel boşluğu yapılar ile doldurmaya, biraz daha ağaç kesmeye ve etrafı çölleştirmeye devam ederseniz toplu ölümler yaşarsınız.
Ama selde, ama yangında, ama depremde!!!”
……………………………………………
Gazete Vatan - 20.08.2014, Çarşamba
20.08.2014