01.01.2012 / Ruhat Mengi - Panik Odası Yeterince Güvenli mi?
…………………………………………….
Hayvanları Korumazsak Öldürüyorlar!
Bu yazıyı Ekim’de, “Türkiye Veteriner Hekimleri Derneği”nin toplantısına katıldıktan hemen sonra yazacaktım, olmadı ama unutmadım. O toplantıda çok şey konuşup tartışmıştık; mesela sokak hayvanlarına şiddet uygulamaya da ağır cezalar getirilmesini, belediyelerin kendi bölgelerindeki hayvanları korumak için kesin çözüm üretmelerinin yasal zorunluluk olmasını, Türkiye’de 30.000’in üstünde veteriner olduğuna göre hiç değilse bunların arasından gönüllülerden oluşmuş bir kısmının belediyelerle anlaşarak sokak hayvanlarını “kısırlaştırma ve tedavi” konusunda destek vermesini...
Patili Dostlarımız
“Türkiye Veteriner Hekimleri Derneği”, kendi “3.000’e yakın üye”siyle bu konularda baskı oluşturamıyor, çözüm üretemiyor mu sorusunu da orada sormuştum. Zira yılda bir kez toplanıp sohbet ederek ve sonra kendi kliniklerine dönerek “Türkiye’deki sahipsiz ve her tür şiddete uğrayan” hayvanlara katkı sağlayamazlar. “Patili dostlarımız” gibi sevimli lafların kullanılması da onlara bir yarar sağlamaz. Sokak hayvanlarının şiddetten, açlıktan, kontrolsüz çoğalmaktan kurtarılması son derece önemli ve artık herkesin elini taşın altına koyarak bir şeyler yapması gerekiyor.
Çoğalmalarını Engelle, Koru ve Sev
Örneğin bugün çoğalmalarını durdurmak için onları (dikkatle, incitmeden, anestezilerine de azami dikkati göstererek) kısırlaştırma çalışması yapmayan, 2-3 hayvanla ilgilenip yaptığı duygusunu vermeye çalışan belediyeler sonra kurtulmak için canavarca öldürüyorlar. Hem de hiç çaktırmadan, bazıları ilaç enjekte ederek...
Hayvan hakları için çalışan, onları korumak için koşturan az sayıda gönüllü insan barınakları denetliyor, kötü şartları düzeltmeye çalışıyor, hayvan işkencesine karşı çıkıyor. “Veterinerler Derneği”nin de çok daha aktif katkısı olabilir, olmalıdır.
Veterinerler de Gönüllü Olmalı
Okullarda “bilgilendirme ve hayvan sevgisi aşılama” toplantıları, çocuk kanallarında-programlarında aynı çalışma, hiç değilse en yakınlarındaki barınakları ve “pet shop”ları denetleme ilk akla gelenler. Şimdi “Onca iş arasında nasıl yapalım” sözünü duyar gibi oldum. İyi de hepimizin “onca iş”i var, ayıptır söylemesi, mesela benim bir güne sığdırdığım işleri, karıncalar gibi hiç durmadan koşturmamı görseniz inanamazsınız, biz nasıl yapıyoruz? Sadece kendimizi düşünerek yaşamak yeter artık değil mi!
Gazete Vatan - 1.01.2012, Pazar
01.01.2012