02.02.2020 / İlber Ortaylı - Nüfus Batı’ya Yığıldı
Çevre sorunları artık soluduğumuz havayı ve gözlerimizin aradığı estetiği yok eder duruma geldi. Büyük kentlerde İstanbul, Bursa ve İzmir’de yeşil aranır bir alan haline dönüştü. Bilhassa Bursa’nın 1960’lardan sonra ve 1970’lerden itibaren yeşil Bursa olmaktan çıktığı görülüyor.
Çoğumuzun her gün tekrarladığı ama bir yandan da getireceği kaosa alıştığımız bir korkunç gerçek var. Türkiye yüzölçümünün yüzde 20’sinden daha dar bir alana yani İzmit Körfezi-Antalya çizgisinin batısına nüfusun hemen hemen yarısı yayılmış durumda. Bunun içinde de Kuzey Marmara aşırı bir yoğunluğa sahip. Hemen hemen Türkiye ihracat gelirinin büyük çoğunluğunun (70 milyar dolar İstanbul, 15 milyar dolar Kocaeli) bu bölgeden geldiği, buradaki sınai-ticari üretimin bu miktarı sağladığı tekrarlanacak.
Galiba felaket de burada. Dilovası tipindeki tabiat kirlenmeleri ve toplumun sağlığını bozan örnekler böyle artacak. Tekirdağ gibi nüfusu 2010’dan itibaren yüzde 20 artan Marmara kıyısındaki eski, küçük sevimli şehrin durumu bu bölgede nüfus bakımından sağlıklı bir gelişmenin bitmesi demektir. Hiç kuşkusuz ihracat ve üretim miktarlarının yüksekliği doğrudan bu nüfusla ilintili değildir. Daha az artış daha dengeli bir yerleşmeyi hatta daha da fazla üretimi, sanayileşme ve hizmet sektöründeki gelişmeyi sağlayabilir.
Trakya’ya Yığılacak
Çevre sorunları artık soluduğumuz havayı ve gözlerimizin aradığı estetiği yok eder duruma geldi. Büyük kentlerde İstanbul, Bursa ve İzmir’de yeşil aranır bir alan haline dönüştü. Bilhassa Bursa’nın 1960’lardan sonra ve 1970’lerden itibaren yeşil Bursa olmaktan çıktığı görülüyor. Bir şehir 40 sene içerisinde kent içindeki ıhlamur kokuları, kentin hemen kenarındaki meyve bahçeleriyle tanınan yapısından, kısa zamanda yeşili nasıl silinebilir kimse hatırlamıyor. Galiba toplum olarak hafızamızın lagarlığı (zayıflığı) bu gelişmelere göz yumulmasına neden olmuştur. Yakın gelecekte Trakya’ya nüfus yığılacak. Bu kaçınılmaz. Çünkü uzak Anadolu vilayetlerinde “Kanal İstanbul Projesi”ne yönelik ilgi “Boğaz”ın veya “Marmara”nın geçişlerine duyulan bir kaygıdan ibaret değil. Memleketindekini sat, Trakya’da arazi al ve “Spekülasyon yap, yan gel yat” diye özetlenecek bir yaklaşım var.
Türkiye’nin bu konularda milli bir mutabakat planına girmesi kaçınılmaz. Ancak partiler arasında bu uzlaşmaya yetenekli bir zemin yok. Elimizde “Osmanlı Rumelisi”den kalan son parça yani Trakya veya bazılarının Avrupa diye tekrarladıkları bölge böyle süratle şehirleşirse Türkiye’nin sadece tarım bakımından değil hem şehirleşme, hem su ve hava sağlığı, hem de kültür ve medeniyeti bakımından ağır bir kayba uğrayacağı gerçek.
……………………………………
Hürriyet Gazetesi - 02.02.2020, Pazar
02.02.2020