11.08.2019 / Ertuğrul Özkök - 1423 Sokak’ın Sonundaki O Karakol ve O Komiser
“1423 Sokak”, İzmir’in “Kahramanlar Mahallesi”nin bir sokağıdır. Fuar kapısından başlayıp “İzmir-Aydın Demiryolu”na bağlanır.
Demiryolunun ötesi ise Roman vatandaşlarımızın yaşadığı ve “Tenekeli Mahalle” olarak bilinen yerdir.
Resmi adı ise “Yenidoğan Mahallesi”dir.
* * *
Türkiye o mahalleyi, birinci “Organize İşler” filminde, ikinci filme ismini veren meşhur “Sazan Sarmalı” sahnesi ile tanıdı.
Filmin o sahneleri işte orada çekilmişti.
* * *
Ben “Kahramanlar Mahallesi”nin 1423 numaralı sokağında doğdum. Anlatacağım hatıram 1950’li yılların ortalarında geçti.
İlkokul birinci sınıftaydım. Rahmetli babam bir gün eve bir kuzu getirdi. Rahmetli annemle çöp tenekesinde bulup evimize aldığımız ilk kedimizden sonra hayatıma giren ilk hayvanım buydu ve ben onu evimize aldığımız kedi gibi görüyordum.
* * *
Her gün okuldan gelince onu avludaki yerinden alır, evimizin biraz ilerisinde, boş bir arsadaki yeşilliğe götürürdüm. Hayatımın en önemli parçasıydı.
* * *
Birlikte aylarımız geçti.
Her sabah onun avludan gelen küçücük melemesi ile uyanırdım.
O ses benim için adeta “O ses Türkiye”ydi...
* * *
Sonra bir sabah uyandım, dışarıdan gelen ve artık biraz büyümüş olan “me” sesi yoktu.
Babaannemle paylaştığımız küçük odamın penceresini açtım ve hayatımın sonuna kadar gözümün önünden hiç gitmeyen o manzara ile karşılaştım.
* * *
Avluda birtakım adamlar vardı. Babam hafif uzaktan onlara bakıyordu.
Ve o adamların ayaklarının dibinde bir şey sanki büyük bir hayal kırıklığı ve sitemle bana bakıyordu.
Aylardır her öğleden sonra o boş arsaya götürüp yanında oturduğum kuzum, artık koyun olmuştu ve kesilmişti...
* * *
“Kurban Bayramı” ve onun katı gerçeği ile ilk karşılaşmam buydu...
Dehşet içinde, üzerimdeki pijamalarla sokağa fırladım ve şuursuzca koşmaya başladım.
* * *
Neden bilmiyorum, demiryoluna doğru koşmuşum. Deli gibi ağlıyordum ve tam köşedeki karakolun önüne geldiğimde, kapıdaki polis beni gördü.
Karakola aldılar ve ne olduğunu sordular.
Ağlamaktan derdimi anlatamıyordum.
* * *
Mahallenin tonton komiserini ilk defa işte orada tanıdım.
Beni yanına oturttu.
Sakinleştirdi. Gözyaşlarım dininceye kadar benimle konuştu.
Sonra elimden tuttu, biraz ilerideki evimize getirdi. Rahmetli babama, “Şükrü Bey keşke hayvanı çocuğun göreceği yerde kestirmeseydiniz” dedi.
* * *
Babam bir daha hiçbir kurbanını önümüzde kestirmedi.
* * *
“Kahramanlar Mahallesi” artık çok değişti.
Yoksul insanların oturduğu o iki katlı evlerin yerinde şimdi apartmanlar var.
Galiba köşedeki o karakol da yok artık.
* * *
Hayatımız böyle devam etti...
Ondan sonraki yıllarda, yaz geceleri hep “Tenekeli Mahalle”deki yazlık “Yeni Doğan Sineması”na gittik.
Orada ne zaman rahmetli Hulusi Kentmen ve Nubar Terziyan’ı tonton bir komiser rolünde görsem, 1423 Sokak’ın iyi komiserini hatırladım.
* * *
Benim gözümdeki Türk polisinin portresini, 1423 Sokak’ın o tonton komiseri, bekçi amcaları ve polisleri çizdi... Tabii benim çocuk gözlerimdeki Türk devletinin güzel portresini de...
………………………………
Not: Bu yazıyı, “İstanbul Polis Teşkilatı”nın 174’ncü kuruluş yıldönümü için hazırlanan albüm için yazmıştım. Orada yayınlandı.
………………………………
Hürriyet Gazetesi - 11.08.2019, Pazar
11.08.2019