20.06.2018 / Saygı Öztürk - Bu Hesap Sorulmadıkça, Olacaklara Bakın…
Gün geçmiyor ki ülkemizin değişik yöresinden sel haberi gelmesin. Neredeyse her yağmur hemen sele dönüşüyor, o sel de önüne geleni katıp götürüyor. Caddeler, sokaklar sel altında kalıyor, önemli maddi kayıplar yaşanıyor, insanlar ölüyor.
Yöneticilerinin değişmeyen açıklaması ise “hiçbir altyapı bu yağmur sularına dayanamaz” oluyor ve suçu doğaya yüklüyor. Oysa, suçlular bellidir. Yöneticiler kentlerimize karşı suç işliyor. “Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası”nın önceki Başkanı Ertuğrul Candaş’a sordum, “Evet, bu konular bizim mühendislik alanımıza giriyor” dedi. Sıkça yaşanan sellerle ilgili bize şunları anlattı:
Daha Belirsiz ve Güvencesiz
“Kentlerimizde, teknik alt yapı projeleri niteliksiz. Dere ıslah çalışmaları yetersiz. Dere yatakları imara açılmış. Yağmur suyu drenajı ya hiç yok ya da verimsiz çalışıyor. Yapılaşmalar bütüncül ‘kırmızı kot’ hesaplamaları (Bu kot hesaplanmadan yol yapılıp asfaltlanamaz. Bu hesaplamalar da kent bütününde hiç yapılmazsa ya da parçalı yapılırsa sel kaçınılmaz olur) yapılmadan sürdürülüyor. Yolların, alt ve üst geçitlerin üst zemin eğimleri yanlış veriliyor. Izgaralar yağmur sularını toplamaya elverişli değil. Onlar da zemine yanlış yerleştiriliyor. Kent planlarında sürekli yapılan plan değişiklikleri ile betonlaşma arttı. Yeşil alanlar azaldı.”
Gelinen aşamada, kentlerimize yağan yağmurların toprakla buluşarak emilmesi, sele dönüşmeden taşınması imkansız hale geldi. Böyle durumlarda sorumluların belirlenip cezalandırılmaları beklenirken, oy avcılığı, çıkar uğruna “İmar Barışı” denilen, aslında bir “İmar Affı” olan ve 10 Mayıs Perşembe gecesi “Meclis”ten geçirilen yasal düzenlemeyle birlikte kentlerimiz daha da belirsiz ve daha da güvencesiz bir sürece doğru itildi.
Bugün kentlerimizde; altyapıdan, sosyal donatı alanlarından, yeşil alandan, dere ıslah çalışmalarından, imar çalışmalarından, kentsel arsa üretiminden söz etmek mümkün değil. Kentler, üretilen rantların, genel olarak her türlü sermayenin ve iktidar yandaşlarının talanına sunulduğu bir yağma alanı olarak görüldüğü sürece bu durum değişmez.
…………………………………………
Sözcü Gazetesi - 20.06.2018, Çarşamba
20.06.2018