07.12.2015 - Rehber, Erkan - Ot Bedeline İmarlı Mera
Tamamlamakta olduğumuz yılda iki ana seçim, terör, paralel vb. derken Türkiye bir türlü kendi gerçek gündemine dönemedi. Bunca karmaşa arasında Türkiye ekonomisinde, tarımında, sosyal yaşamında birçok olay, uygulama, önemi ölçüsünde tartışılmadan hayata geçmektedir.
Türkiye, “II. Dünya Savaşı”na kadar “Cumhuriyet”in temel kazanımları ile güçlü bir alt yapı oluşturmuştur. Bu tarihten itibaren “Batı Bloğu”nda yer alan Türkiye’nin önemli ölçüde de Batı’nın güdümüne girdiği yadsınamaz bir gerçektir. Genç nüfusu, coğrafi konumu, doğal kaynakları ile dinamik bir ekonomik yapıya sahip olan Türkiye, sistem olarak da ana çizgileri ile piyasa ekonomisini benimsemiştir. 1960’larda planlı ekonomi uygulamasına geçen Türkiye’de 1980 sonrası Batı’dan esen rüzgarlarla önemli değişimler yaşanmıştır. Maalesef Türkiye’de piyasa ekonomisi, liberal demokrasi anlayışı bir ölçüde kuralsızlık olarak algılanmıştır. Bazen bu kural tanımama, duruma göre kural yaratma şeklinde de ortaya çıkmıştır. Halk diliyle “kılıfına uydurma” anlamındaki kuralsızlık, kural tanımama, duruma göre kural yaratma yanında, kuralların uygulanmasındaki tutarsızlık olarak ta karşımıza çıkmaktadır.
***
Bu durumun yaşandığı konulardan biri de çayır-mera alanlarının yok edilmesi ile ilgilidir. Hükümetler uygulamaları ile bir yandan tarım arazilerini koruma amacıyla projeler yapıp paralar harcama, yasalar çıkartma, kamu spotları yayınlama gibi kamuoyunu bir anlamda tatmin eden uygulamalar yapmaktadır. Bir yandan da tam bunların karşıtı uygulamalar yapılmaktadırlar. Örneğin bu yazıda konu aldığımız meralarla ilgili olarak “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı” verilerine göre, 2000-2013 arası 4.7 milyon dekarda mera ıslah projesi uygulamıştır. Bu kadar büyük bir alan için, kuşkusuz önemli ölçüde zaman ve para harcanmış ve durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi mera ülkeye kazandırılmıştır.
“Anayasa”nın 45. maddesinde “Devlet; tarım arazileri, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için gereken tedbirleri alır” hükmü yer almaktadır. Buna karşın yıllardır çayır-mera arazilerinin başta tarım olmak üzere amaç dışı kullanımlara açılması önlenememiştir. 1927 yılı verilerine göre 46.3 milyon hektar olan çayır-mera alanı 1990 yılına gelindiğinde 14.6 milyon hektara düşmüştür.
***
1998 yılında çıkarılan “4342 sayılı Mera Kanunu” uyarınca, meraların korunması amacıyla mevcut meraların tespiti, tahdidi ve tahsislerinin düzenlenmesi amaçlanmıştır. 1999 yılında başlayan çalışmalarla, 10.14 milyon hektar meranın tespiti ve 5.7 milyon hektarın da tahdidi yapılmıştır. Ancak zaman içinde, mevcut “Anayasa” ile çelişen yasa ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle meraların amaç dışı kullanımı için bir alt yapı yaratılmıştır. Çayır-mera alanlarının farklı amaçlarla yapılaşmaya açılması için, 2004 yılında “5178 sayılı kanunla Mera yasasının 14. Maddesi”nde değişiklik yapılarak bir anlamda yasal engellerin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Ancak, bunca değişikliğe karşın, mevcut mera kanununda yer alan “durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda tahsis amacı değişikliği yapılamadığından” kuralını yıkmak amacıyla, 2015 yılında bu kez de mera yönetmeliğinde önemli bir değişiklik yapılmıştır. Yönetmelikle “Tahsis amacının valilikçe değiştirilmesini müteakip yirmi yıllık ot gelirinin yatırılması sağlanır” ifadesinin yer verilen bir değişiklikle saman parası karşılığı nitelikli mera arazilerinin imara açılmasının kılıfı hazırlanmıştır.
***
Bunun hiçbir, bilimsel, ekonomik, sosyal, toplumsal açıklaması olamaz. Bir yandan arazileri korumak için yasalar çıkaracaksınız, kamu spotları yayınlayacaksınız, arazi koruma, geliştirme projeleri hazırlayıp bunlar için önemli harcamalar yapacaksınız, bir yandan da ot parasına ülke tarımının geleceğini pazarlayacaksınız. Çayır-mera otlak vb. yok edip, sonrada hayvancılık elden gitti, et pahalandı yaygarası yaparak, hayvan ithal edeceksiniz. Bunlar son derece yanlış uygulamalardır. Karşı çıkanlar da olacaktır. Al sana savunma; E... kardeşim, bunlar da her şeye karşı çıkıyor. Bir gecede 16 bin köyü mahalle yapmadık mı? Mahallede koyun-inek olur mu? Mera olur mu? Ne olur; kuşkusuz AVM, gökdelen, değil mi? Başta söylediğimizin altını çizerek tekrar etmekte yarar vardır. Piyasa ekonomisi hiçbir zaman, kuralsızlık, kural tanımama, usulsüzlüklere kural yaratma değildir. Bu anlayış günü kurtarsa bile geleceği tehlikeye atacaktır. Mutlu bir gelecek yıl dileğiyle!
Aydınlık Gazetesi - 07.12.2015, Pazartesi
07.12.2015