30.11.2019 / Ümit Zileli - Asrın “Çılgın” Projesi: Felaket ve Yıkım!..
Yıl 2011…
Türkiye’nin yeni bir genel seçimin eşiğinde olduğu zamanlar… Zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan büyük bir müjdeyi çok yakında açıklayacağını, herkesi hayran bırakacak devasa bir “çılgın projeyi” paylaşacağını söyledi… Uzun süre adı, içeriği gizli tutuldu; öyle ki, dedikodular, tahminler aldı yürüdü… “Uzay projesi” diyenler oldu, “Müthiş bilimsel bir buluş” tahmini yapanlar çıktı; velhasıl tahminde bulunmayanın dövüleceği bir ortam yaratıldı!.. Sonunda Başbakan, asrın çılgın projesini açıkladı:
“İstanbul Boğazı”na alternatif bir su yolu projesi!..
Gerçekten de devasa bir projeydi! “Küçükçekmece Gölü”nden başlayıp “Sazlıdere” ve “Durusu” koridorundan “Karadeniz”e açılacak 45 kilometre uzunluğunda yapay bir boğaz yolu projesiydi anlatılan!.. Maliyeti 65 milyar deniyordu ancak uzmanlar maliyetin çok daha fazla olacağını belirtiyordu…
Ancak ne hikmetse, bu “çılgınlığa” ne bilimsel çevrelerden, ne mimar, mühendis odalarından, ne çevreci örgütlerden en ufak bir destek geldi!.. Tam tersine şiddetle karşı çıktılar. Ortak yargı aynen şöyleydi:
“İstanbul ve çevresi, Karadeniz kıyıları büyük bir yıkıma uğrar, ekolojik denge tamamen bozulur, kuzey ormanları, su havzaları, tarım ve mera alanları mahvolur!..”
Genişliği önce 400 metre olarak tasarlanan, daha sonra 275 metreye indirilen “Kanal İstanbul” için kazılacak 45 kilometrelik alandan 1 milyar metreküp üzerinde hafriyat yapılacak mesela. Şimdi bunun nasıl olacağına bakalım:
Çıkan hafriyatın taşınması için hafriyat kamyonları tam 100 milyon (yazıyla yüz milyon) sefer yapacak! Bunun yaratacağı toz ve hava kirliliği, on binlerce kamyonun karışacağı İstanbul trafiği tam bir cehennem tablosu yaratacak!
Çıkan hafriyatlarla Marmara’da üç grup yapay ada yapılacak. Çıkan hafriyatın geri kalanı da Karadeniz kıyısının doldurulmasında ve “Terkos Gölü”nün olduğu bölgeye yeni kıyı yapımında kullanılacak…
Bu daha başlangıç; daha neler olacak neler!..
İktidarın Emlak Rantı ve İstihdam Beklentisi!
Başka neler olacağını bilim insanları şöyle izah ediyor:
“Kanal İstanbul”un Karadeniz tarafına inşa edilecek konteyner limanı için milyonlarca metrekare dolgu alanı yapılacak, Karadeniz kıyıları yok edilecek mesela!
Proje güzergahındaki su havzaları büyük zarar görecek, “Sazlıdere Barajı” yok olacak. “Terkos” tehdit altında kalacak örneğin! İstanbul’un su ihtiyacının yüzde 70’inin kent dışından sağlandığı düşünüldüğünde bu tam bir felaket anlamını taşıyor!
İktidar, “Kanal İstanbul”daki gemi geçişlerinden yılda 8 milyar dolar gelir elde etmeyi planlıyor. Ancak bu deyim yerindeyse tam bir “ham hayal!” Uzmanlara göre “Montrö Anlaşması” kapsamında, boğazlardan geçiş hakkı bulunan tüm gemilere “Hayır artık bu kanaldan geçeceksin, şu kadar da ücret ödeyeceksin” demek olanaksız! Sırf bunun için “Montrö”yü bozmaya kalkışmak ise Türkiye’nin boğazlar üzerindeki egemenlik hakkını tehlikeye atacak bir felakete yol açar!
Diğer yandan iktidarın asıl hesabı bölgede emlak rantının uçması! O havalideki toprakların büyük kısmının zaten anlı şanlı işadamlarının kontrolüne geçtiği çoktandır yazılıp çiziliyor! “Kanal İstanbul”un çevresinin yapılaşmaya açılması ise, deyim yerindeyse “Altına Hücum” gibi bir sonuç doğuracak!..
“AKP” burada inşaatların başlamasıyla birlikte 1.5 milyon kişiye ek istihdam yaratılacağı hesabını da yapıyor doğal olarak…
Doğal olarak eller ovuşturuluyor, hayaller kuruluyor!..
Heyelan ve Deprem Tehlikesi!
“Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği” (TMMOB) ilk ortaya atıldığı andan itibaren yaptığı araştırmalar, açıkladığı raporlarla “büyük felaket” dediği bu projeye karşı çıkıyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın yakında ihaleye çıkılacağını açıklaması üzerine “TMMOB” bir kez daha bilimsel verileri ortaya koyarak bu “çılgın” projeden vazgeçilmesi çağrısında bulundu… Bakın yapılan toplantıda neler denildi:
- “Kanal İstanbul”un bütçesi, “İstanbul Büyükşehir” bütçesinin beş katı. Bu para İstanbul’a harcansa kentsel dönüşümden su kaynaklarının ve tarihi eserlerin korunmasına kadar birçok sorun halledilir denildi…
- Bu proje, “Küçükçekmece Gölü”ndeki heyelan riskini tetikleyecek bir proje. “Kanal İstanbul”un yapıldığı bölgede deprem riskiyle birlikte zemin sıvılaşma tehlikesi var… Ayrıca Küçükçekmece altında üç fay hattı mevcut. Bunlar tetiklenebilir denildi…
- Ortada bir “ÇED Raporu” bile yok. Ortaya konulan rapor varsayımlara dayanan bir rapordur. Dolayısıyla bir “ÇED Raporu” olarak değerlendirilemez. Bu proje, bölge faunasını yıkıma götürecek bir saçma sapanlıktır denildi.
Bu projenin rafa kaldırılması için ille de bir yıkım mı gerekiyor Tanrı aşkına!..
Korkusuz Gazetesi - 30.11.2019, Cumartesi
30.11.2019